"hakikaten" - Translation from Turkish to Arabic

    • في الواقع
        
    • إنّك بالفعل
        
    • الذي كان في
        
    • جداً بصدق
        
    • حقاً حقا
        
    hakikaten, beşeri bilimlerden birini bulun. TED في الواقع ، حاولوا العثور على شخصٍ ذو علاقةٍ بالعلوم الإنسانية.
    1650 ve 1750 arasında Avrupa'da durum hakikaten öyleydi. TED الذي كان في الواقع هو الحال في أوروبا بين 1650 و 1750.
    hakikaten tüm bilgimizi yeniden aptallaşmak için kullanmalıyız -- bilinmeyenin enginliğinin karşısında hiçbir fikrimiz olmadan. TED في الواقع نحن بحاجة أن نجلب كل ذكائنا لكي نصبح جاهلين مرة أخرى كما كنا سابقًا.
    hakikaten de takdirimi kazandın. Ruhunun boyun eğmeyişi hayrete düşürücü. Open Subtitles إنّك بالفعل حُزت إعجابي، تُذهلني روحك القتاليّة الثابتة.
    "...hakikaten ölmüş." Open Subtitles هي ميتةُ جداً بصدق."
    Ve biz hakikaten bu aracı uçurduk ve bir motor kaybettik,... ...ve uçmaya devam etti. TED وقد قمنا في الواقع بقيادة المركبة وفقدا محرّكا, وواصلنا التّحليق.
    Okyanuslar, hakikaten, bir aşamaya kadar dirençli ve toleranslı, ama bizim iyi bekçiler olmamız gerekiyor. TED والمحيطات ، في الواقع ، مرن ومتسامح إلى حد ما ، لكن يجب ان نكون اوصياء جيدون
    hakikaten Asya'nın dirilişi ya da geri dönüşü denilmeli. TED رغم أنها في الواقع يجب أن تسمى تعافي آسيا، أو عودة آسيا.
    Evet, ama hakikaten, bunları müzeye göndermiş olmanız gerekmez miydi? Open Subtitles آجل ، ولكن في الواقع كان يجب عليك أن ترسلهم للمتحف ؟
    Uzay araçları hakikaten gezgindi. Open Subtitles المركبة الفضائية في الواقع كانت عربات متجولة
    Varsayalım ki, benim hakikaten yani gerçek hayatta karşılaştığım bir şey garip olsun... Open Subtitles .. لكن دعنا نفترض بأني في الحقيقة أعني ، في الواقع ، أواجه .. شيئاً ما من أكثر الـ
    hakikaten, Mekke müslüman dünyasının merkezidir. Open Subtitles لان في الواقع, مكة هي المعقل لجميع مسلمين العالم.
    hakikaten üst halkaya gidip Avatar'la buluşmamız gerekiyor. Open Subtitles نحن في الواقع بحاجة للعودة إلى الأفتار في الحلقة العليا
    Topluluğa borçlu olduklarının farkına vardılar, hakikaten de tasarımcıları arayarak alanın geçici kullanımını teklif ettiler ki yıkım olmasındansa topluluk yararına dönüştürülebilsin. TED اعترافًا بأنهم يدينون للمجتمع، فقد طلبوا في الواقع اجتماعًا لمصممين، لتقديم اقتراحات مؤقتة لهذا الموقع، أملًا على تحويله لمنفعةٍ مجتمعية بدلًا من عدم وجود فائدة منه.
    hakikaten vucut ile tekrar bütünleşir. TED يتم في الواقع إدماجها في الجسم.
    hakikaten asi, çılgın piçin tekisiniz, değil mi? Open Subtitles إنّك بالفعل شخصًا مجنون ووغد اليس أنت؟
    Bu, Nova Scotia, Kanada'da kendisine gemi çarpmış bir hayvan kıyıya çekiliyor, orada nekropsi yapıp ölüm sebebini teyit ediyorlar: sebep hakikaten gemi çarpması. TED و هذا الحيوان تعرض للدهس من جانب سفينة في نوفا سكوتيا ، كندا ويتم قطرها في حيث قام تشريح لتأكيد سبب الوفاة ، الذي كان في الواقع ضربة السفينة.
    "Kadın hakikaten ölmüş." Open Subtitles "هي ميتةُ جداً بصدق."

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more