hakkında konuştuğumuz şey, bu dijital boşluk işte, bu bir sayısal uçurum değil. | TED | ما يعني أن ما نتحدث عنه هو "هوة رقمية"، وليست مجرد فجوة رقمية. |
Fakat yenileyici tıp hakkında konuştuğumuz şey bunu vücudumuzun her organında yapıyor, doku ve organların kendileri için. | TED | ولكن ما نتحدث عنه في الطب التجديدي هو التجديد في كل عضو في الجسم في الأنسجة والأعضاء نفسها |
Katılıyorum ama yeminli beyanınızın ispatı şüpheli, ...çünkü, biz bunun hakkında konuştuğumuz esnada ben bir ast çalışandım. | Open Subtitles | أتفق لكن إفادتك يمكن أن تثبت إشكالية لأنه في الزمن الذي كنا نتحدث عنه |
Dünyanın ötesindeki hayat hakkında konuştuğumuz zaman genelde demek istediğimiz, tabii ki bizim soylu varlığımıza benzeyen zeki bir hayat. | Open Subtitles | حين نتحدث عن حياة بالإضافة لتلك على الأرض, ما نعنيه بشكل عام.. هو, بالطبع, حياة ذكية, شيئ مشابه للأناس الخارقين. |
Ve yarı logaritmik eğriler üzerindeki teknoloji hakkında konuştuğumuz bu şey yeni bir şeydir. | TED | وهذا شيءٌ جديد أننا نتحدث عن التقنية على منحنى شبه لوغاريثمي. |
dedi. Biraz şaşırmıştım, ancak o akşam hakkında konuştuğumuz şeyler, aydınlatıcı bir konuşmaydı, | TED | لقد فوجئت بعض الشيء ، ولكن في ذلك المساء هذا ما تحدثنا عنه وقد كانت محادثة شيقة |
Bu tam olarak hakkında konuştuğumuz bir durum. | Open Subtitles | أنت تعلم، هذا بالضبط نوع السيناريو الذي تحدثنا عنه |
hakkında konuştuğumuz her şeye sahiptim. | Open Subtitles | لقد حصلتُ على كل شيء تمنّيتُه لقد كان , لقد كان لدي كل شيء تحدّثنا عنه , تعلمين ذلك ؟ |
Belki de ne tür bir anlaşma hakkında konuştuğumuz hakkında kafan karışmıştır. | Open Subtitles | ربما أن متلخبط بشأن الإتفاق الذي نتحدث عنه. |
Ona hakkında konuştuğumuz şeyi anlatıyorsunuz, tüm bu veri devrimini ve tüm bunları -- hatta belki şu parçamızdan birkaç ölçü mırıldanıyorsunuz. | TED | وأخبرته بما نتحدث عنه الان ، عن الثورة المعلوماتية التي نمر بها -- وربما أيضاً عن بعض الدندنة التي أحدثناها. |
Bazı yerlerde bu yeni bölgelerle yapılıyor, yaptığında iyi çalışan tamamen yeni sürdürebilir komşuluklar geliştiriliyor, fakat çoğu zaman aslında hakkında konuştuğumuz şey var olan kentsel alanları yenilemek. | TED | فبعض المدن تعمل على بناء مقاطعات صحية .. حيث تقوم ببناء أحياء كاملة مستقلة مستدامة انه عمل مميز ان استطعنا القيام به في معظم الاحيان ما نتحدث عنه .. هو إعادة توظيف توزيع نسيج المدن الذي نملكه |
Bu aslında tam da hakkında konuştuğumuz yapı. | TED | إنه فقط البناء ما نتحدث عنه في الواقع. |
O zaman hakkında konuştuğumuz insanlardan iyi kalır yanınız yok. | Open Subtitles | - حسنا، إذن، أنت تعرف أفضل من أي شخص ما نتحدث عنه هنا. |
hakkında konuştuğumuz kişi Koçum. İleri geri konuşmana izin vermem. Yo, yo, yo. | Open Subtitles | -الذي نتحدث عنه هو مدربي، ولن اتفوه بكلمة عنه |
İşte karşınızda, sabahtan beri hakkında konuştuğumuz şişko Tubby Tuke. | Open Subtitles | هذا هو البدين الذي نتحدث عنه طوال اليوم |
Öfke hakkında konuştuğumuz çoğu zaman, onu nasıl uzaklaştıracağımızdan konuşuruz. | TED | لذا عادة عندما نتحدث عن الغضب، نتحدث عن كيفية تجنب الغضب. |
Jamii Bora bunu anlıyor. Ve yoksulluk hakkında konuştuğumuz zaman her sosyal sınıftan insanlara bakmak zorunda olduğumuzu anlıyor. | TED | جامي بورا تفهم ذلك. وتفهم أنه عندما نتحدث عن الفقر، علينا أن ننظر إلى كافة الناس على امتداد الطيف الاقتصادي. |
Yoksul hakkında konuştuğumuz zaman kim hakkında konuştuğumuz işte budur. | TED | هؤلاء هم من نتحدث عنهم عندما نتحدث عن الفقراء. |
DJ: Aslında hakkında konuştuğumuz ve... ...hayatlarımızı tasarladığımız bu orjinal koruma fikri... ...-ki bu koruma saygı ve kutlama hakkındaydı-... muhtemelen doğru olandır. Bu gerçekten ihtiyaç duyulan şeydir | TED | ديريك : في الحقيقة .. ان الامر الذي تحدثنا عنه هو محور حياتنا .. وهو محور الحوارات التي كنا نعيشها مع تلك القطط الكبيرة .. والتي نفتخر بها .. ونحترمها وهي حقيقة .. وهي ما نحتاجه اليوم |
Sana şu hakkında konuştuğumuz Raised by Swans CD'sini getirdim. | Open Subtitles | اشتريت لك القرص الذي تحدثنا عنه |
Eğer böyle devam ederse, sen be Burke hakkında konuştuğumuz son şey olacaksınız. | Open Subtitles | سيكون أنتِ و (بورك) آخر شئ قد تحدثنا عنه |
hakkında konuştuğumuz şeylerden değil. | Open Subtitles | ليسَ مِمّا تحدّثنا عنه كثيراً. |
Seninle işimiz hakkında konuştuğumuz bir şeyi. | Open Subtitles | شيء تحدّثنا عنه أنا وأنت في عملنا. |