Orası iğrenç bir yerdi. halının üstünde her şeyi bulabilirdiniz. | Open Subtitles | ذلك المكان كان مقزز, يمكنك العثور على أي شئ على السجادة. |
Bir öğleden sonra sırt üstü uzanmış halının üstünde sırtını kambur yapmış, dilini ağzından dışarı çıkarmış, gövdesini göbeği üzerinde çevirebilmişti. | TED | في الظهيرة كانت مستلقية على ظهرها وكانت ظهرها منحنياً على السجادة وتخرج لسانها من أحد جوانب فمها واستطاعت أن تثني جسدها على بطنها |
Tüfeğe gerek yok, halının üstünde beyin kanaması geçireceğim. | Open Subtitles | l ليس بحاجة إلى البندقية. l'll فقط ينزف هنا على السجادة. |
Asyalı Muhabirimiz Tricia Takana şu anda kırmızı halının üstünde. | Open Subtitles | حيث توافينا مراسلتنا الآسيوية (تريشيا تاكاناوا) من على البساط الأحمر |
Genel durum: sadece içerideki halının üstünde kir var. | Open Subtitles | يوجد تراب على البساط بالداخل |
Evet, buracıkta, yerde, halının üstünde. | Open Subtitles | - نعم حسنا . على الارض , على السجادة .. |
Patatasleri halının üstünde eziyor! | Open Subtitles | إنه يهرس البطاط على السجادة |
halının üstünde. | Open Subtitles | على السجادة وبدون وعاء |
Odayı kastediyorum Peter. halının üstünde sevişelim. | Open Subtitles | في هذه الغرفة (بيتر) هنا على السجادة |
Ian'ınbeyni halının üstünde. | Open Subtitles | دماغ (إيان) على البساط |