| Pat Metheny ve Jim Hall oradaydılar ve bizimle kayıt yaptılar. | TED | و بات ماثني و جيم هول كانا هناك وقاموا بالتسجيل معنا. |
| Amy Shepherd çok uzaktaydı ama Jessica Hall yaşıyordu ve kan kaybediyordu. | Open Subtitles | ايمي شيبرد كانت بعيدة جدا لكن جيسيكا هول كانت حية و تنزف |
| Leelah Alcorn, Blake Brockington ve Mya Hall'dan geriye kalanları düşünüp | TED | و بينما هي تتذكر الأصداء التي خلفتها مايا هول و ليلا آركون و بلاك بروكينغتون. |
| Evet. Rock'n Roll Hall of Fame Müzesi'ne götürürsün onu. | Open Subtitles | نعم, وخذه لقاعة المشاهير روك ورول ولكن الآن |
| Bay Douglas Hall, ben Detektif McBain L.A. Emniyet Teşkilatından. | Open Subtitles | سيد دوجلاس هال, أنا المحقق ماكباين من شرطة لوس أنجليس. |
| Lascaux'tan Louvre'a, Carnegie Hall'a, insanoğlu, doğuştan, sanatta usta gösterimlere karşı sürekli bir beğenisi olmuştur. | TED | من اسكو لمتحف اللوفر إلى قاعة كارنيجي، البشر لديهم ذوق فطري دائم في عروض الفن المبدع. |
| Yani temelde şehir, City Hall Park'a doğru yayılmış. | TED | بشكل مبسط، المدينة كانت ممتدة حتى منتزه سيتي هول. |
| Andrea Hall bildiriyor. Stüdyoya dönüyoruz, Bob. | Open Subtitles | وتم خروجهم من المستشفى هنا المراسلة اندريا هول ونعود الى الاستوديو |
| Ambrose, Bayan Hall ile bayağı ciddiye aldığı bir ilişki yaşıyordu, | Open Subtitles | كانت أنسه هول على علاقة بأمبروس و كان أمبروس جادا |
| Bayan Hall'un kanında Chimera virüsünden eser yok. | Open Subtitles | يبدو أن دم الأنسه هول أصبح لا يحوي أي جزيئات من فيروس الكميرا |
| Bayan Hall'a gelince, çabalarının karşılığı olarak sabıka kayıtları silinecek. | Open Subtitles | أوه , حسنا مستر هانت بالنسبة للأنسة هول ونظرا لجهودها فقد تم محو كل ملفاتها الجنائية |
| Sanatçı çalışırken Brass'le ben de Jessica Hall'un kaburgasında bulduğumuz uçtan cinayet silahını bulduk. | Open Subtitles | وبينما كان الفنان في عمله انا و براس حددنا السلاح في جريمة جيسيكا هول من الطرف الذي كان متوضعا في ضلوعها |
| Yani Jessica Hall'da kullanılan cinayet silahını bulduk. | Open Subtitles | رائع اذا لقد حددنا السلاح في جريمة جيسيكا هول |
| Sorgu yargıcı Jessica Hall'un parmak izlerini gönderdi. | Open Subtitles | الطبيب الشرعي أرسل للتو بطاقة العشر بصمات لجيسيكا هول |
| Yani Shepherd'ların cipini son kullanan Jessica Hall'du. | Open Subtitles | اذا جيسيكا هول اخر شخص قاد سيارة أل شيبرد الرياضية |
| Nick, Jessica Hall'un evini aramak için emir çıkarttır. | Open Subtitles | نيك,احصل على مذكرة تفتيش لشقة جيسيكا هول |
| Soldaki Kevin Shepherd, Amy Shepherd ve Jessica Hall ve Justin Green'in telefon kayıtları. | Open Subtitles | على اليسار,سجلات الهاتف الخاصة بكيفين شيبرد, زوجته وجيسيكا هول و جاستن غرين |
| Falk, Carnegie Hall'da bir adam sahneye çıkıp kusarsa, her zaman buna sanat diyecek birkaç kişi bulursun. | Open Subtitles | فالك، إذا يخرج رجل على المسرح في كارنيجي هول ويترك، أنت تستطيع إيجاد بعض الناس دائما الذي سيدعوه فنّ. |
| Janet Tocada, Jack Hall. Janet NASA'da kasırga uzmanı. | Open Subtitles | هذه جانيت توكادا ، و هذا جاك هول جانيت متخصصة فى الأعاصير من ناسا |
| Böyle yaparak biryere gelemezsin özelliklede Disney Hall.'a gidemezsin böyle güvenli çalmaya devam edersen. | Open Subtitles | لن تقوم بالوصول لأي مكان وبالتأكيد ليس لقاعة ديزني عن طريق الحذر |
| Düğün organizatörünün, City Hall'e gidip evlenmek için beni burada yalnız bırakmasından bahsediyorum. | Open Subtitles | أتحدث عن منظمة زفافك تركتنى هنا وحدى... لتذهب لقاعة المدينة وتتزوج. تتزوج؟ |
| Bay Hall'un arzusunu duyduğumuzda, onun yaşadığı bölgeyle mümkün olduğunca çok bağlantı kurduk. | Open Subtitles | عندما سمعنا بمهمة السيد هال اذا اردنا التعبير قمنا بتحميل صور من منطقته |
| Richard büyük ölçüde Disney Hall'ın bana verilmesini sağladı. | TED | ريتشارد كوشالك يعتبر السبب الأساسي لعملي على قاعة ديزني |