En büyük değeri salatamı servis eden sıradan bir hamamböceğinin hayatına. | Open Subtitles | كحياة صرصور عادى الذى أعلى قيمة له فى تقديم السلطة لى |
0.05, bir hamamböceğinin bacaklarını birbirine sürtüğünde çıkardığı ses kadardır. | Open Subtitles | نصف ديسيبل أقرب الى صوت صرصور يفرك قدماه معا |
ve eğer kaybederse, iki katını koyup , hamamböceğinin ne kadar zamanda geri geleceğine oynarmış. | Open Subtitles | وإن خسر، فإنه سيكون مضاعفة للوقت الذي سيستغرقه صرصور ليعود خارجاً |
Tarihsel olarak, hamamböceğinin haksız bir şekilde geri planında kalmış ve değeri anlaşılamamıştır. | Open Subtitles | مستخف به تاريخياً, وطغى على سمعته ظلماً الصرصور المنزلي. |
O yüzden özgürlüğümüzü, bu hamamböceğinin kanıyla satın almalıyız. | Open Subtitles | لذا يجب علينا أن نشتري حريتنا بدمّ هذا الصرصور |
hamamböceğinin gizemliliği ile ilgili bir pandomim. | Open Subtitles | إنه عن "مايم" وهو في السر مثل صرصور مايم" : نوع من انواع التقليد المسرحي" |
Larry'nin dediğine göre Ron hamamböceğinin lavabonun altından ne kadar zamanda sürünerek gideceğine dair bile kumar oynarmış. | Open Subtitles | قال (لاري) انه قد راهن على الوقت التي سيستغرقها صرصور ليزحف تحت حوض المطبخ |
Ama hamamböceğinin kafasına bastırdıktan sonra ne kadar yaşayabilir? | Open Subtitles | لكن كم من المدّة يمكن أن يعيش الصرصور بعد قطع رأسه؟ |
Yani, bir hamamböceğinin beyninin kabaca yüzde birlik kısmına bakıyorsunuz. | TED | لذا فإنكم تنظرون إلى واحد بالمائة تقريباً من عقل الصرصور . |