Jeff Han'ın bu yeni model teknoloji konusunda ne söylediğini duyalım. | TED | دعونا نسمع ما لدى جيف هان ليقوله عن هذا تكنولوجيا فتية جديدة. |
Tam olarak, Bay Han'ın düzenlediği turnuvadan söz ediyorum. | Open Subtitles | بشكل مُحدّد , بطولة نظّمتْ مِن قِبل السّيدِ هان. |
Eğer çocuk dediğiniz gibi kabahatliyse, ki ben bu tür konularda Yüce Han'ın kararlarından asla şüphe etmem, o zaman ben de onun kadar suçluyum. | Open Subtitles | إذا كان الفتى مُلام كما تقول وأنا ليس لدي أي سبب للشك في حكم الخان الجيد في مثل هذه الأمور فأنا مُلام بقدر مساوٍ له |
Han'ın doğru karar verip vermediği ile ilgili şüpheleri var. | Open Subtitles | لديه الكثير من الشك بأن الخان سيتخذ القرار الصحيح |
1230'larda Cengiz Han'ın oğul ve kızları Orta Asya Türklerine ve Rus Prenslerine hükmettiler ve 1241'de iki Avrupa ordusunu yok ettiler. | TED | في ثلاثينيات القرن الثالث عشر، أبناء وبنات جنكيز خان غزوا أتراك آسيا الوسطى والأمراء الروس، ومن ثمّ دمروا جيشيْن أوروبييْن عام 1241. |
derler. Bense az önce içeride, kaotik olduğu için Nusret Fatih Ali Han'ın müziğini dinliyordum. | TED | ولكن في الداخل أكون أستمع إلى نصرت فاتح علي خان لأنه فوضوي. |
Han'ın korumasından bekleneceği üzere sert ve acımasız. | Open Subtitles | عديم الرحمة قاسي، كما يمكن أن تَتوقّعُ، أنْ يَكُونَ حارسَ هان. |
Ama kız en son Han'ın özel teknesindeki partide görülmüş. | Open Subtitles | لكن هذه البنتِ شوهدت آخر مرة في حفلة على متن سفينة هان الخاصّة. |
Han'ın adası kısmen karasularımızın içinde kalıyor. | Open Subtitles | جزيرةِ هان تقع جزئياً ضمن مياهنا الاقليميةِ. |
Han'ın turnuvasına katılmaya karar vermene sevindim. | Open Subtitles | أَنا سعيدُ لأنك قرّرتَ الذِهاب إلى بطولةِ هان. |
Han'ın adamlarının pek çoğu adadan şehre inmişlerdi. | Open Subtitles | جاءَ العديد مِنْ رجالِ هان مِنْ الجزيرةِ. |
Sen bilmediğimi varsaydın. Sence de Han'ın seninle Hong Kong'a gelmeme izin vermesi harika değil mi? | Open Subtitles | إنه رائع أن يتركنى السفير هان أن اذهب معك الى هونج كونج |
Ulu Han'ın tek, gerçek varisini utandıracağından şüpheliyim. | Open Subtitles | أشك في أن الخان العظيم ليذل وريثه الوحيد |
Han'ın doğru karar verip vermediği ile ilgili şüpheleri var. | Open Subtitles | لديه الكثير من الشك بأن الخان سيتخذ القرار الصحيح |
Ulu Han'ın tek, gerçek varisini utandıracağından şüpheliyim. | Open Subtitles | أشك في أن الخان العظيم ليذل وريثه الوحيد |
Han'ın divanına yaklaşmamı istedin, değil mi? | Open Subtitles | لقد أردت مني أن أقترب من بلاط الخان موافق؟ |
Han'ın sadakat yemini eden herkesi hoşgörüyle karşıladığı söyleniyor. | Open Subtitles | يقولون أن الخان يُرحب بأي شخص إذا تعهد بالولاء |
Bir zamanlar efsane niteliğini Kubilay Han'ın sarayını yaptırdığı Xanadu taşırdı. | Open Subtitles | ...لقد كانت زنادو اسطورية عندما امر كوبلا خان ببناء قبته البهية |
Hülagü Han'ın gelini olarak bir gün dünyayı yöneteceksin kızım. | Open Subtitles | عندما تكوني عروسة هولاكو خان يوم ما ستحكمين العالم يا ابنتي |
Ta ki, Han'ın genç oğlunun kalan son canlının bağışlanıp serbest bırakılmasını babasından istediği ana kadar. | Open Subtitles | حتى انه استمر حتى ابن خان الصغير طلب من والده بان اخر مخلوق على قيد الحياة |
Han'ın sarayın dışındaki faaliyetleri hakkında hiç bilgim yok. | Open Subtitles | لا أَعْرفُ شيئاً عن نشاطاتِ هانِ بعيداً عن القصرِ. |