"hapishanedeki" - Translation from Turkish to Arabic

    • في السجن
        
    • بالسجن
        
    • فى السجن
        
    • سجنك
        
    • السجون بأن يستحقوا
        
    Hapishanedeki suçlulara bile bir saatlik öğle tatili verildiğini biliyor musunuz? Open Subtitles هل تدركون أن حتى المجرمين في السجن يأخذون ساعة غداء ؟
    Hapishanedeki iki yılımı bu planı mükemmel hale getirmekle geçirdim. Open Subtitles وأنا امضيتُ اخر سنتين في السجن اخطط من أجل هذا
    Ayrıca, Hapishanedeki sözüm ona motive edici konuşman öğleden sonra beşte bitmiş. Open Subtitles وايضاً لقد قلت انه خطاباً تحفيزياً في السجن ينتهي في الخامسه عصراً
    - Hapishanedeki şu çocuk hakkında. - O iyi bir adam, Paul. Open Subtitles انه بشأن هذا الفتى هناك بالسجن انه رجل لطيف يا بول
    Hapishanedeki sersemleri döven biri değilim! Open Subtitles وانة ليس سوى مدان لا يساوي شيئا يذكر يهزم بعض الحمقى فى السجن
    Arkadaşlar, bu hiç bir zaman gerçekleşmemişti, Hapishanedeki herkesin çalışması. TED أصدقائي ، هذا لم يحدث من قبل أبدا ، حيث الجميع يدرس في السجن.
    Hapishanedeki her kilit aynı olağandışı şekilde çalışır. TED كل قفل في السجن يعمل بالطريقة غير الاعتيادية ذاتها.
    ...ve Zachary'e içiyorum, umarım Hapishanedeki günleri uzun sürmez. Open Subtitles واقدمه لزاكاري .قد تكون أيامه في السجن قصيرة
    Hapishanedeki 9 ayda gezegendeki en şanssız kişiler olduğumuzu düşündük. Open Subtitles قضينا 9 شهور في السجن ونحن نفكر لحظنا التعس الذي حصلنا عليه
    Hey, Hapishanedeki dokuz seneden sonra, polis çağırmak kolay değil, ese. Open Subtitles بعد تسع سَنَواتِ في السجن ذلك لَيس سهلاً الإتِّصال بشرطي
    Her şeyin sorumlusu Hapishanedeki çeteler. Şimdi her şey çok karışık. Open Subtitles هذه الجرائم مَرْتبطة بالعصاباتِ التي في السجن إنهـا مـعـقّـدُة جـداً
    Hapishanedeki zencileri senin değiştirdiğini düşünmeye başlamıştım. Open Subtitles أعني. أن أولئك الفتية في السجن ربما يكونون قد غيروك قليلا
    Hapishanedeki huzuru ve düzeni korumak için bu gerekliydi. Open Subtitles ذلك كان ضروري لإعادة الأمن والنظام في السجن
    O sadece sana engel oluyor. Hapishanedeki bir seri katilden farkın yok. Open Subtitles هذا مجرد شئ يعوقك أنت مثل السفاح في السجن
    Hapishanedeki bir adamı öldürmenin tek yolu, elektrikli sandalye değildir. Open Subtitles فعلى أي حال، ليس الكرسي الكهربائي هو الوسيلة الوحيدة لقتل رجل في السجن
    Veznedar kadın paramı almadı, polis memuru yoldaki çukuru kapatmama izin vermedi, Hapishanedeki adama sözümü dinletemedim. Open Subtitles موظفة الضرائب التي رفضت أخذ مالي الشرطي الذي لم يدعني أردم الحفرة حارس السجن الذي القاني في السجن الانفرادي
    Küçük çocuğu öldüren adamın Hapishanedeki yangında kaçtığını mı söylemiştin? Open Subtitles هل قلتِ بأن الرجل الذي قتل الطفل الصغير هرب خلال حريق بالسجن ؟
    Hapishanedeki her saniyemi bu anı düşünerek geçirdim. Open Subtitles لقد أمضيت كل ثانيه وأنا بالسجن مستيقظاً افكر بهذه اللحظه
    Yani sen şimdi düğünümden hemen önce yıllardır görüşmediğim, Hapishanedeki "hasta annemi" ziyaret etmemi istiyorsun öyle mi? Open Subtitles لأستوضح الأمر منك ،أتريد أن أزور أمي المريضه التي لم أحدثها لسنوات بالسجن باليوم السابق لزفافي؟
    Diyelim ki Hapishanedeki ilk günümüz sizce kim zayıf halka olurdu? Open Subtitles فلنقول ان أول يوم فى السجن ما هو اهم شيء ؟ الشخص الضعيف ؟
    Amerikalılar onu adlandırırken senin Hapishanedeki sinyalini engellediler. Open Subtitles الامريكان اعترضوا اشارة قادمة من سجنك تفضح اسمه
    Hapishanedeki birçok kadın ve erkek "Avcı" olmadan programa girme şansını yakaladı. Open Subtitles غريب كيف أن الرجال والنساء في السجون بأن يستحقوا أن يكونوا قتلة, ربما لا يجب أن يُمنحوا نفس الفرصة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more