| O kadar sinirlenmiştiniz ki belki de tansiyon haplarını aspirinle değiştirdiniz. | Open Subtitles | محبطا جدا لدرجة ربما انك بدلت الحبوب الخاصة بضغط دمه بالاسبرين |
| Sonra bu uyku haplarını almak yerine evinde rahat rahat oturacaksın. | Open Subtitles | وتستقرين، بدلا من إبتلاع كل تلك الحبوب المنومة |
| Uyku haplarını alıp, onları da antidepresanlarla karıştıracaksın. | Open Subtitles | ثم عليك أن تتناولي حبوب منومة وتخلطين تلك القمامة مع حبوب مضادات الاكتئاب |
| Anne, evi araştırdık ve ben haplarını buldum. | Open Subtitles | امي, لقد فتشنا المنزل و وجدنا حبوبك لقد انتهى الامر |
| Tamam diyelim ki bir sorunu var... bizim bilmediğimiz. haplarını alıyor olmalı. | Open Subtitles | اسمع، لنفرض أنه يعانى من مشكلة سيأخذ الأقراص ليتخلص منها بأية حال. |
| haplarını sık sık çay ve balla almak istediklerini söylerlerdi. | Open Subtitles | لطالما قالا أنهما يريدان تناول الحبوب مع الشاي بالعسل |
| Oda arkadaşının doğum kontrol haplarını mı çaldın? | Open Subtitles | اذا كنت تسرقين تلك الحبوب الخاصة بزميلتك في الغرفة؟ إستعارة .. حسناً ؟ |
| Oda arkadaşının doğum kontrol haplarını mı çaldın? | Open Subtitles | اذا كنت تسرقين تلك الحبوب الخاصة بزميلتك في الغرفة؟ إستعارة .. حسناً ؟ |
| Bugüne kadar en yakın girişimim yatakta onun tarafındaki etajere haplarını koymaktı. | Open Subtitles | الأقرب أنا أبداً أصبحَ كَانَ يُجهّزُ مجدّداً الحبوب فيها جانب سرير كسلانة سوزان. |
| Uyku haplarını sakız gibi çiğniyor. | Open Subtitles | فهو يتناول القليل من الطعام مقارنة مع الحبوب المنومة |
| Belki o uyku haplarını kendini öldürmek maksadıyla aldı. | Open Subtitles | أجل. ربما إنها تناولت حبوب .مهدئ بهدف قتل نفسها |
| Otopsi gösteriyor ki, doğum kontrol haplarını kullanmasına rağmen Martha Crittendon öldüğünde dört haftalık hamileymiş. | Open Subtitles | يشوّف تشريح الجثة مارثا كريتيندون كان أربعة أسابيع حبلى عندما ماتت، على الرغم من حبوب تحديد نسلها. |
| Marilyn'in şampanyayla uyku haplarını karıştırma huyu biliniyordu. | Open Subtitles | عادة مارلين في خلط الشامبانيا مع حبوب النوم كانت معروفة في هوليوود |
| haplarını çok feci istiyorsun değil mi? | Open Subtitles | تريدين حبوبك بشدة اليس كذلك ? تبا لك يابن العاهره |
| Bütün haplarını satsan bile o kadar etmez. | Open Subtitles | حتى وان بعت كل حبوبك لن تحصل الا على اقل من هذا |
| Evet, haplarını vermemen gerekirdi. | Open Subtitles | نعم، حسنا ما كان عليك ان تتخلى عن حبوبك. |
| haplarını almanı istiyorum, ve seni en kısa sürede arayacağım, tamam mı? | Open Subtitles | أريدكِ أن تأخذي الأقراص وسأعاود الاتصال بكِ بمجرد أن أستطيع هذا، حسناً؟ |
| Şey, bu göstermektedir ki, hiçbir okuma yapmadı, fakat kahya uyku haplarını ve sütünü getirdiğinde onu okurken gördüğü konusunda kesin. | Open Subtitles | هذا يشير لأنه لم يقم بأي قراءة لكن كبير الخادم أكد تماماً أنه فعل حين أحضر له أقراص النوم والحليب |
| haplarını içtin mi? | Open Subtitles | هل تناولت أدويتك ؟ |
| Jeffrey'e haplarını verirken bana destek olman gerek. | Open Subtitles | عندما اكون احاول ان اعطي جيفري حبوبه احتاجك ان تدعمني |
| Neden uyku haplarını almıyorsun? | Open Subtitles | لماذا لم تتناول أقراصك المنومة ؟ |
| haplarını düzenli alıyor musun? | Open Subtitles | هل تأخذين أقراصكِ بشكلٍ منتظم؟ |
| Sana özel süt aldım. haplarını nerede sakladığını biliyorum. | Open Subtitles | اشتريت حليبا خاصا من أجلك، أعرف أين تخبئين أقراص دوائك |
| Bu amına koyduğumun haplarını son alışında kafanı mikrodalgaya sokmuştun. | Open Subtitles | ـ وضعت رأسك في طبقٍ من المكرونه ـ حسناً |
| - Tamam, reflü haplarını bulamadım ben de ekinoz ilacını getirdim. | Open Subtitles | لم أعثر على دواءك المضاد لحرقة المعدة جلبت تامز وإشنسا |
| Babam kendi haplarını, ilaç perhizini, yapmak için aldı. | Open Subtitles | أبي صنع أقراصه بنفسه نظام مخدراته الخاص |
| Doğum kontrol haplarını poşete mi koyuyorsun? | Open Subtitles | تحتفظين بحبوب منع الحمل في كيس بلاستيكي ؟ |