"happy'nin" - Translation from Turkish to Arabic

    • هابي
        
    Planlarınızı erteleyin çünkü Sly'ın güreş cemiyetine girmesi Happy'nin de Pi Up'a katılması gerek Cabe'in 20 sonra müdürüyle toplantısı, Walter'ın da vereceği bir dersi var ve Toby, senin de iş görüşmen yaklaşıyor. Open Subtitles أجل خططك لأن على سلاي الوصول لأخوية المصارعة هابي عليك الاسراع لنادي الـ باي أب
    Hayır, Happy'nin sabah bulantıları var ve ben de sempati ağrısı çekiyorum. Open Subtitles لا،شعرت هابي بالغثيان في الصباح وأنا أشعر بألم التعاطف
    Happy'nin kendine has gariplikleri var senin de öyle... ne olmuş yani? Open Subtitles هابي لديها نزوتها ، وكذلك أنت ، إذا ماذا؟
    Beni kaçırdığın gün, Happy'nin evlenme teklifimi kabul edemeyeceğini söylemiştin. Evli olduğunu biliyordun. Open Subtitles في اليوم الذي خطفتني فيه، قلت أن هابي لن تكون قادرة على قبول عرض زواجي علمت أن لديها زوجا
    Bu hödüklerden herhangi biri Happy'nin gizemli eşi olabilir. Open Subtitles أي أحد من هؤلاء الأطفال قد يكون زوج هابي الغامض
    Yani, türbinin parçalarını tekrar ayarlayarak bir vinç yapabiliriz tıpkı Happy'nin garajda zorlama testi için kullandığı teçhizat gibi. Open Subtitles إذاً بإمكاننا إعادة تجميع أجزاء من التوربين لصنع رافعة كالرافعة التي استخدمتها هابي لاختبار جهد المعدات في المرأب
    Happy'nin beni daha erkeksi görmesi lazım, akademik ışıktan daha uzak. Open Subtitles أريد لـ(هابي) أن تراني فحسب في وضع أكثر رجولة وأقلّ علمياً.
    Happy'nin kum aracındaki bağlantı tablasının sıkı bir koruma sağlaması gerek. Open Subtitles ألوح تزلح (هابي) "دون بوغي" ، يجب أن تخلق درع لائق.
    Ben duydum. Bu, Happy'nin testi bitti demek. Open Subtitles هذا يعني أن اختبار هابي قد انتهى
    - Happy'nin tasarım notlarına bakıyorum. Open Subtitles أنا أنظر إلى مواصفات تصميم هابي
    Happy'nin programı çalıştıracağını biliyordu. Yanlış bir şey yaptığını düşünmesini istedi, yalandan yere. Open Subtitles كان يعلم أنّ (هابي) ستقوم بالتشخيصات لذا جعلها تعتقد أنّها قامت بأمر خاطئ في حين أنّها لم تفعل.
    Happy'nin sistem testini çalıştırdığında aktif olacağını biliyordu. Open Subtitles وضع فيروس حاسوب كان يعلم أنّه سيُفعّل عندما تقوم (هابي) بتشغيل إختبار للنظام.
    Yatak odası olmaz Walter. Happy'nin her şeyi yerine koyacak vakti olmadı. Open Subtitles لا لغرفة النوم يا (والتر)، فلم تكن (هابي) قادرة على إعادة كلّ شيء إلى مكانه.
    - Hayır. İngiliz aksanı Happy'nin gerçek sesi aslında. Open Subtitles كلا، في الواقع، اللكنة البريطانية هي صوت (هابي) الحقيقي.
    Happy'nin beyefendi misafiri bozmuş moralini. Anladım. Bir şeylere vurmak istiyorsun. Open Subtitles الرجل الذي إتصل بـ(هابي) أحبطك، أفهم، تريد ضرب شيء.
    Happy'nin gözünden düştüğümden beri canım inanılmaz sıkkın. Open Subtitles منذ قامت (هابي) بتهميشي، فإنّي أشعر بضجر شديد.
    Beni bir proje olarak almanın sebebi Happy'nin seni kızağa çekmesinden dolayı boş vaktinin kalması değildi. Open Subtitles توليت أمري كمشروع محبب لك ليس لأنك كنت تملك وقت فراع منذ أن تركتك (هابي).
    Nedenini sonra açıklarım ama Cabe, Walter ve Happy'nin başı büyük belada. Open Subtitles سأفسّر لكِ لاحقاً، لكن (كايب) و(والتر) و(هابي) في ورطة حقيقيّة.
    Happy'nin başı dertte, yardımınıza ve bir sürü alet edevata ihtiyacımız var. Open Subtitles (هابي) في مشكلة، نحتاج لمساعدتك ومجموعة من المعدات.
    Happy'nin beni, vuracak kadar önemsemesi için her şeyimi verirdim. Open Subtitles بكمْ سأفدي حتى تهتمّ بي (هابي) بما يكفي لتصفعني.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more