Kalbin içine girip, içeriden dokunabilir, ve kalp kapaklarının nasıl hareket ettiğini hissedebilir. | TED | ويمكن ان يخترقه .. بالضغط ويشعر كيف تتحرك الصمامات |
Bunun ardından, Batı yakasında uçakların karşıya, gece uçuşlarının Doğu yakasına hareket ettiğini görürüz. | TED | بعد هذا، تشاهدون على الشاطىء الغربي طائرات تتحرك تعبر، الرحلات الحمراء وصولا للبر الشرقي. |
Vücudum onun için bir tuval gibiydi ve parmağını yüzümden aşağı öyle yavaş indirirdi ki hareket ettiğini bile hissetmezdim. | TED | كان جسدي مثل لوحة زيتية بالنسبة لها، وتقوم بتمرير طرف اصبعها إلى أسفل وجهي ببطء شديد ل يمكنني الاحساس به يتحرّك. |
Günün saatleri geçtikçe gölgelerin nasıl hareket ettiğini öğrendiğimden alınıp eve götürülmeden önce ne kadar süre kaldığını anlıyordum. | TED | كما تعلمت كيف يتحرك الظل مع مرور ساعات النهار، فهمت كم من الوقت سيكون قبل أن يتم أخذي للمنزل. |
Lanet elimin hareket ettiğini gördün mü, görmedin mi? | Open Subtitles | أمي، هل رأيتِ يدي اللعينة تتحرّك أم أنكِ لم تريها؟ |
Argéntiere'in altındaki aygıtlar günde yarım metre hareket ettiğini gösteriyor. | Open Subtitles | بوضع أدوات قياس تحت الـ الأرجنتيير يظهر تحرّكها لنصف متر يوميّاً |
İşte, soldaki video uyanık bir farenin beyninde ne kadar BOS'un hareket ettiğini gösteriyor. | TED | هنا، الفيديو على اليسار يوضح كمية تحرك السي إس إف خلال المخ في مخ فأر حي وهو مستيقظ. |
Ve online dünyada neler olduğuna gidip bir göz atacak olursak, Clarifed Network tarafından yapılmış bir video tek bir kötü amaçlı yazılım ailesinin dünyada nasıl hareket ettiğini gösteriyor. | TED | و اذا ذهبنا واخذنا نظرة على ما يحدث في العالم الافتراضي هنا فيديو صنع بواسطة كلارفيد نتوركس حيث يوضح كيف ان عائلة برامج خبيثة واحدة تستطيع ان تتحرك حول العالم |
Mesela, Minnesota Üniversitesi'nde, David Odde adında bir biyomedikal mühendisi var ve o hücrelerin nasıl hareket ettiğini araştırmak için dansçılarla çalışıyor. | TED | على سبيل المثال، جامعه مينسوتا، هناك مهندس طبي حيوي يسمى ديفيد اود، وهو يعمل مع الراقصين لفهم كيف الخلايا تتحرك. |
Hızlı çekimde filme alınmış, bu sebeple hareket ettiğini görebiliyorsunuz. | TED | وقد تم تصويرها على مراحل ولهذا ترونها تتحرك |
Aslında, bu robotu sinirbilimcilerle birlikte tasarladık. Hayvanların nasıl hareket ettiğini anlamak ve özellikle omurganın, hareketi nasıl kontrol ettiğini anlamak için tasarlandı. | TED | وبالطبع، قمنا بتصميمه بمساعدة علماء الأعصاب لنفهم كيف تتحرك الحيوانات، بالأخص كيف يتحكم النخاع الشوكي في الحركة. |
o ayaklarının üzerinde, müziğe doğru hareket ettiğini söyledi. Ve onlar birkaç dakika onu dışarıdan izlemişler. | TED | تقول، كانت على قدميها، تتحرك للموسيقى وبعد مشاهدتها لبضع دقائق |
Ortanca Dünya'da elin hareket ettiğini ve bize el salladığını görürdük. | TED | في هذه الحالة، قد تتحرك اليد وسنراها تلوح بإتجاهنا.. في العالم الوسط. |
En ufak bir titreşimde, dışarıda bir şeyin hareket ettiğini algılar. | Open Subtitles | أقل اهتزازة كافية لتخبرها أن ثمّة ما يتحرّك بالخارج. |
Ağzım hareket ediyor. Ne kadar çok hareket ettiğini bile fark etmiyorum. | Open Subtitles | فمي يتحرّك، إنّي حتّى لا أدرك بأيّ قدرٍ يتحرّك. |
Eğer içerideyse hareket ettiğini gördüğümüzü söyleyebiliriz. | Open Subtitles | لو أنه بالداخل فيمكننا دومًا أن ندّعي رؤيتنا له وهو يتحرّك. |
Biz de ışığın nasıl hareket ettiğini belirlemek için bir deney hazırladık. | Open Subtitles | إبتكرنا طريقة لنحدد كيف يتحرك الضوء قمنا بنصب خيمة في وضح النهار |
James Clark Maxwell ışığın sadece tek hızda hareket ettiğini söylüyor. | Open Subtitles | لكن جايمس كلارك ماكسويل قال ان الضوء يتحرك بسرعة واحدرة فقط |
Küçük pembe işaretçinin hareket ettiğini görebilirsiniz, bu da bizim konumumuzu simgeliyor. | TED | يمكنكم رؤية المؤشر الوردي يتحرك ، يمثل وضعنا. |
Ayrıca ayın konumuna ve gölgelerin yönüne bakarak onun güneydoğu'ya doğru hareket ettiğini söyleyebilirim. | Open Subtitles | أيضاً بين موقع القمر في السماء وتوجّه الظلال، فبإمكاني إخباركما أنّها كانت تتحرّك في إتجاه الجنوب الشرقي. |
Onun hareket ettiğini de hissedemiyorum artık. | Open Subtitles | لا أعتقد أنّ بإمكاني الشعور بها تتحرّك بعد الآن. |
Geçen hafta bana, Michael için normal bir görev gibi davranmam gerektiğini annelerin tutku, içgüdü ve korkuyla hareket ettiğini söyledin. | Open Subtitles | أخبرتني الأسبوع الماضي أن علي معاملة (مايكل) كالثروات الأخرى وأن الأم تحرّكها العاطفة والغريزة والخوف |
Şimdi ilk olarak ışığı açmak istiyorum ve sadece ışığı açacağım, bir süreliğine. ve cihazdaki göstergenin sağa doğru hareket ettiğini fark edeceksiniz. | TED | الان ما اريد فعله هو تشغيل الضوء فقط سوف اشغل الضوء بتلك البساطة للحظة وما سوف تلاحظون هو تحرك المؤشر نحو اليمين |
herkesin birlikte hareket ettiğini ve en iyisini yaptığını. | Open Subtitles | وان الجميع اخرجوا كل ما لديهم من قوة |