| (Alkış) -- bu popüler objeyi alıp, ona biraz ince ayar yaparak ağaç tepelerini araştıran bir bilim kadını olmanın gerçekten harika birşey olduğu mesajını veren bir elçi yarattık. | TED | (تصفيق) -- قمنا باخذ هذا الرمز المشهور وقمنا فقط بتعديلها قليلا لتصبح سفيرة يمكن أن تحمل رسالة كونها عالمة امرأة تدرس رؤوس الأشجار و هو في الواقع شيء عظيم حقا. |
| İyi bir fikir, fakat bu harika birşey olmalı. | Open Subtitles | هذا جيد لكن نبحث عن شيء عظيم |
| Bu harika birşey. | Open Subtitles | تعلمون، وهذا شيء عظيم. |
| Ve aslında bunu bugün buradaki kimsenin düşünmek zorunda olmaması harika birşey, çünkü bunu olmuş kabul ediyoruz demektir. | TED | في الواقع، انه شيء رائع أن لا أحد يعيره أي اهتمام في هذه الاونة لأننا نأخذ به كمسلمة |
| Şuan hayatın aşk ile dolmuş durumda ve, bu harika birşey... olağanüstü birşey, ama bir yıl kadar devam eder, en iyi durumda on sekiz ay. | Open Subtitles | حاليا حياتكِ ممتلئة بالحب وهذا شيء جميل شيء رائع , وسيدوم تقريباً سنة أو 18 شهرا , على الأكثر |
| Arkadaşının başına harika birşey geldi, ve onun yeteneğini paylaşması için sen de bizimle geliyorsun. | Open Subtitles | حدث شيء رائع لصديقك وأنت قادم معنا لتقدّر مواهبه |
| New York hakkında harika birşey söyleyim mi; | Open Subtitles | شيء عظيم ( حول ( نيويورك |
| harika birşey, olağanüstü bir an. | TED | إنه شيء رائع. إنها لحظة مدهشة. |
| Hadi. Sana gerçekten harika birşey göstereceğim. | Open Subtitles | تعال لدي شيء رائع أريد ان أريك إياه |
| Yürüyün. Size harika birşey göstereceğim. | Open Subtitles | تعالوا اريد أن اريكم شيء رائع |
| Ama sonra harika birşey oldu. | Open Subtitles | - ثم حدث شيء رائع. |
| harika birşey. | Open Subtitles | شيء رائع. |