| Mülkiyeti olan sancak beylerine gelince, her birinizin toplanacak hasadı var. | Open Subtitles | أما بالنسبة للرجال الكبار لكل واحد منكم، هناك حصاد ليتم جمعه |
| Diyor ki geçen pazar günü üzüm hasadı festivali vardı, değil mi? | Open Subtitles | أقول يوم الأحد الماضي كان مهرجان حصاد العنب؛ أليس كذلك؟ |
| Bugün Çölustanız'a bahar hasadı için belirttiğim yer burası. | Open Subtitles | هذا ما أخبرتك أن تفعله أن تركز في الحصاد اليوم |
| Tarım alanlarının ekimi, hasadı ve mahsulün uzak mesafelere taşınması için çok büyük miktarda mazota ihtiyaç var. | Open Subtitles | كميات كبيرة من وقود الديزل تستعمل في الزِراعة والحصاد وبعد ذلك نقل تلك الكميات الهائلة من الحصاد |
| Pirinç hasadı son 50 yılın en kötüsüydü. | Open Subtitles | محصول الأرز لهذا العام كان الأسوء منذ خمسين عاماً مضت |
| Burada bu yılın hasadı olmayan biraz şarap var. | Open Subtitles | وهذا قليل من الخمر ليس من حصاد هذا العام |
| Neyse, iyi bir mısır hasadı yaptığımızdan eminim. En çok sevindiğim şey bu. | Open Subtitles | حسنا ،لقد كان حصاد الذرة جيد ليس هناك ما احبة اكثر |
| Onun pirinç hasadı birkaç gün sonra; ama bir hava saldırısının an meselesi olduğunu biliyor. | Open Subtitles | حصاد الرز على بعد أيام قليلة , ولكنَّه يعلم أنَّ هجوما ً جويا ً على وشك الحدوث |
| Morina hasadı Kuzey Kutbu'ndaki foklar ve kuşlar için yılın en büyük olayıdır. | Open Subtitles | حصاد سمك القدّ هو الحدث السنوي لطيور وفقمات الشمال الأقصى |
| Mısır hasadı için oldukça geç bir zaman. | Open Subtitles | جميلة في وقت متأخر من الموسم أن يكون حصاد الذرة. |
| Mısır hasadı için oldukça geç bir dönem gerçi. | Open Subtitles | ليتل في وقت متأخر من الموسم ليكون حصاد الذرة. |
| Daha önce hasadı bilmiyordun. Şimdi niye bir önemi olsun? | Open Subtitles | إنّكِ لا تعرفين أي شيء عن الحصاد السابق. |
| Samanları korumak zorundayız yoksa hasadı kaybederiz. | Open Subtitles | علينا أن نحمي العربات وإلّا سنخسر الحصاد |
| Dehşet hasadı sırasında korunup ayrıcalıklı olabilirdin. | Open Subtitles | أثناء الحصاد المخيف، أنت كان يمكن أن تحمى وتفضّل. |
| Burada ne yaptığını şimdi anladım. hasadı lanetliyordun. | Open Subtitles | .الآن قد أدركتُ ما كنتَ تفعلهُ هنا, لقد كنت تلعنُ الحصاد |
| hasadı verenin bir kraliçe olduğunu kendilerine hatırlat. | Open Subtitles | دعيهم يذكرون أنفسهم أنّ من أعطاهم الحصاد هي ملكة. |
| Biliyorum ama gönülsüz çiftçileri hasadı teslim etmeleri için isteklendirmek bence yeteneklerini konuşturabileceğin bir alan. | Open Subtitles | أنا لستُ جيّداً بالعمل على حصاد القمح. لا، ولكن تحفيز المزارعين على تسليم الحصاد.. |
| - En son bamya hasadı olduğunu söylüyorlar. Sonsuza dek. | Open Subtitles | يقولون إنها آخر محصول البامية على الإطلاق. |
| Beline kadar boka batmışsın... ama tüm derdin karpuz hasadı. | Open Subtitles | ... تقف هناك بورطة كبيرة وكل ما أنت قلِقُ بشأنه هو محصول البطيخ الخاص بك |
| Hidrofonik bahçemizin ilk hasadı. | Open Subtitles | اول محصول من المزرعة المائيه |
| Yağmur yaklaşıyor, hasadı kaldırmalıyım. | Open Subtitles | لن تهطل الأمطار لذلك علي الإعتناء بالنباتات |