"hasim" - Translation from Turkish to Arabic

• هاشم

Ama Hasim'in ezildiği yerin bir sokak aşağısında çekilmiş bu görüntüyü bulduk.
لكننا وجدنا هذه اللقطات التي صُورّت، في الشارع الذي أصيب فيه (هاشم).

Hasim Farouk Suudi Arabistan uyruklu ve burada bir öğrenci olarak yaşıyormuş.
حسناً، (هاشم فاروق) هُو مُواطن سعودي يعيش هنا كطالب.

Teknisyenler minibüsün trafik kameralarındaki görüntülerine baksınlar ve biz de Hasim Farouk'un hayatına bakalım.
اجعلا الفريق التقني يتفحّص كاميرات المرور لأيّ فيديو لتلك الشاحنة، ولنُلقِ نظرة على حياة (هاشم فاروق).

Bram Stoker'ın listesindeki birçok kızla konuştum ve ne birisinin gözü derste Hasim'e çarpmış ne de kim olduğunu biliyor.
حسناً، تحدّثتُ لمُعظم الفتيات في قائمة (برام ستوكر)، ولمْ تلحظ أيّ واحدةٍ منهنّ (هاشم) في الصف أو عرفت حتى من كان.

Bu arada Hasim'le ilgili olaylar gittikçe ilginçleşiyor.
في غضون ذلك، الأمور مع (هاشم) تزداد غرابة.

Hasim Sara'nın dairesini gözetliyordu ve onu kaçırıldığında yakınlardaydı.
كان (هاشم) يُراقب شقتها وكان بمكانٍ قريبٍ عندما اختطفت.

Belki Hasim de kaçırılmayı duyup buna engel olmaya çalışmış ve karşılığını hayatıyla ödemiştir.
لربّما علم (هاشم) بالإختطاف، حاول إحباطه، لكنّه دفع الثمن بحياته.

Yani Hasim'in kaçırılmada bir rolü olup daha sonra saf değiştirmiş olabilir.
إذن يُمكن أن يكون (هاشم) مُتورّطاً بعمليّة الإختطاف، وفشلت العلاقة بينهم.

Sara bir koruma tutmama izin vermezdi o yüzden ben de onu uzaktan izlemesi için Hasim'i tuttum.
رفضت (سارة) قبول الحارس الشخصي، لذا فإنّي استأجرتُ (هاشم) لحمايتها سرّاً.

Eğer Lower Manhattan'da ne işi olduğunu bulabilirsek bu bizi Hasim'i öldüren kişiye yönlendirebilir diye düşündüm.
فكّرتُ أنّ لو بإمكاننا أن نعرف ما كانت تفعله في (مانهاتن السفلى)، فيُمكن لذلك أن يقودنا لمن قتل (هاشم).

Hasim ya da kaçırılma konusunda yardımcı olamadı ama Sara'nın dün gece dışarı çıktığını söyledi.
لمْ تُقدّم المُساعدة بأمر (هاشم) أو الإختطاف، لكنّها قالت أنّ (سارة) خرجت الليلة الماضية.

İlki Hasim'in ezildiği yerin sekiz blok ötesindeki bir sanat sinemasındaki bilim kurgu maratonu.
أولاً: مارثون لأفلام الخيال العلمي في المسرح العالمي على بُعد ثماني مبانٍ من حيث قتل (هاشم).

Hasim bir üniversite öğrencisine göre oldukça rahat yaşıyormuş.
كان (هاشم) يعيش معيشة رغدة لطالب جامعي.

Ve Hasim onları durdurmaya çalışırken ölmüş.
ومات (هاشم) وهُو يُحاول إيقاف ذلك.

Evet, bunu duyduğumda Hasim'e ulaşmaya çalıştım.
-أجل، حاولتُ الإتّصال بـ(هاشم) عندما علمتُ بهذا .

Hasim tarafından vurulmuş.
لقد أطلق عليه النار بواسطة (هاشم).

Karşınızda Hasim Farouk.
قابلا (هاشم فاروق).

Merhum Hasim Farouk.
-الراحل (هاشم فاروق ).

Hasim hakkında ne söyledi?
-ماذا قالت عن (هاشم)؟

Hasim benim öğrencimdi.
-كان (هاشم) طالباً لديّ .