"hastalandığında" - Translation from Turkish to Arabic

    • مرضت
        
    • تمرض
        
    • مريضاً
        
    • يمرض
        
    • مريضا
        
    • عندما مرض
        
    • مرضتَ
        
    • تمرضين
        
    Kız kardeşin Masume hastalandığında tedavisi için çok para harcamış. Open Subtitles عندما مرضت أختك صرف الكثير من المال عليها
    Boynundaki kolyeyi büyükannen hastalandığında sana vermiştim. Open Subtitles وأعطيتك تلك القلادة حول عنقك عندما مرضت جدتك
    Köpekler hastalandığında onları uyutmamızı bekliyorlar. Open Subtitles أنا أقصد ,الكلاب تمرض ويفترض علينا ان نريحهم من ألمهم.
    Ve Hüsnü Mübarek hayatının sonuna kadar Mısır'da diktatörlük yapabileceğini, hastalandığında ya da yaşlandığında saltanatını oğluna bırakabileceğini sandı. TED وحسني مبارك توقع انه سيبقى رئيس مصر حتى آخر عمره حتى يغدو مريضاً وهرماً تماماً واعتقد انه بالامكان نقل السلطة الى ابنه
    Eski babam öyleydi eskiden ama babam hastalandığında onu yakmak zorunda kaldılar. Open Subtitles اعتاد ابي ان يكون الاب لكن يتوجب علي حرق ابي عندما يمرض
    Francis hastalandığında seni zindana attı. Open Subtitles عندما كان فرانسيس مريضا قام بحبسكِ في زنزانه مقفله
    Yıllar sonra, eşin hastalandığında gündüzleri onun yanında olabilmek için geceleri LonEl'de çalışmaya başlamışsın. Open Subtitles متزوج في 21 وعندما زوجتك مرضت قبلت بعمل ليلي في لندن للماس لتقضي معها وقت النهار
    Yavaşlatıcı yüzünden hastalandığında senin yerine bakmamı istemiştin. Open Subtitles عندما مرضت من العقار طلبت مني التبادل معك في الإدارة والأمر مثل هذا
    Ve karım hastalandığında.Bunu kim ödedi sanıyorsunuz, huh? Open Subtitles وإن مرضت زوجتي، فمن سيدفع لعلاجها؟ من سيدفع؟
    hastalandığında beni görmek istemediğin için mi beni banyoya kilitledin? Open Subtitles و تلك المرة التي مرضت فيها، لم تريديني أن أراك بتلك الحالة. أهذا هو السبب الذي جعلك تحبسين نفسك في الحمام وقتها؟
    Evet, annem hastalandığında. Sonra seninle barıştım. Open Subtitles أجل، عندما مرضت والدتي، وقبلت بعودتنا معاً.
    Ama annem hastalandığında ve ona en çok ihtiyaç duyduğumuz zamanda bizi terk etti ve arkasına bile bakmadı. Open Subtitles لكن عندما مرضت أمنا وكنا في أشد الحاجة اليه تخلى عنا وحسب , ولم ينظر خلفه
    Anneniz hastalandığında doktor yerine bir bürokratla konuşması gerekebilir. Open Subtitles عندما تمرض والدتك قد تتكلم هي مع بيروقراطي بدلاً من طبيب
    Biz, bir insan hastalandığında, haa tamam onun eceli gelmiş diyip onu ölüme terkedelim demeyiz onları iyileştirmek, kurtarmak için Open Subtitles عندما تعتل الناس او تمرض لا نقول هذا وعدهم و نتركهم يموتون نستخدم اجهزتنا , ادويتنا الحديثه
    Biliyorum, dostum. hastalandığında kendin yapamıyorsun. Open Subtitles انا اعرف ياحبيبي عندما تمرض لا تستطيع المساعدة
    Demem o ki, birisi hastalandığında yanında arkadaşlarından ya da ailesinden birilerinin olması iyi bir şeydir. Open Subtitles أعني عندما يكون الشخص مريضاً من الأفضل أن يكون هناك شخصاً بالقرب صديق أو مقرب
    Ama hastalandığında, nedenini sorduğuma emin olun. Bilmek istedim. Open Subtitles لكن عندما أصبح مريضاً سألت لماذا،أردت أن أعرف لماذا
    Lise yıllarımızda sen hastalandığında sana okumuştum. Open Subtitles قرأتها عليك حين كنت مريضاً جداً بسنتنا الثانية بالثانوية.
    Dün yapılan bütçe toplantısını kaçırdığım için üzgünüm efendim Albay hastalandığında nasıl olur bilirsiniz. Open Subtitles آسف على تفويت إجتماع الميزانية بالأمس يا سيدي لكنك تعرف كيف هي الأمور عندما يمرض العقيد
    İnsanlar hastalandığında... ..ya da hastalık bulaştığında, ilaçlar iyileştiriyor Open Subtitles عندما يمرض الناس يعيشون مع الالم العقاقير تنقذهم
    Bebekken hastalandığında onu bir çamaşırhaneye götürmüştüm. Open Subtitles عندما كا مريضا في صغره أخذته إلى مغسلة الملابس
    Geçen hafta, bebek hastalandığında, Claire'la beraber ormanda başka bir ambar bulduk. Open Subtitles الأسبوع الماضي عندما مرض الطفل ذهبت أنا و كلاير للغابة و وجدنا حجرة أرضية أخرى
    hastalandığında seni ben iyileştirecektim. Open Subtitles لذا عندما مرضتَ كنت سأقوم بمعالجتك
    Umarım bir daha hastalandığında bizleri hatırlarsın. Open Subtitles وأرجو عندما تمرضين في المرة القادمة أن تتذكرينا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more