ve muhtemelen şu anda çok fazla seks yapmıyor, ama neden prezervatif kullanmak isteyebileceğinizin nüfus içindeki bir hatırlatıcısı. | TED | وهو لايمارس الجنس الان بكثرة على ما يبدو ولكنه تذكير لعامة الشعب لماذا يتوجب عليه ان يستخدم الواقيات الذكرية |
Bu da Haiti'den ve belki de neden seks yapmak isteyebileceğinizin bir hatırlatıcısı. | TED | وهذا ايضا في هايتي وهو تذكير للشعب لماذا يتوجب على الناس ممارسة الجنس |
Elbisesi yalnız bir dul olduğunun sade bir hatırlatıcısı olacak. | Open Subtitles | سيكون لباسها رصين عبارة عن رسالة تذكير بأنها أرملة وحيدة |
Ne kadar yol kat ettiğimizin ve hala yapmamız gereken ne kadar çok şeyin olduğunun sadece bir hatırlatıcısı. | TED | هذا فقط تذكير لما وصل حالنا إليه الآن، وهناك الكثير لم نفعله بعد. |
Değişen şey; artık bu tüylü iblis var ve beni gizlice takip ettiği zamanlarda bile Tom'un kızı için yaptığı son şeyin sabit bir hatırlatıcısı. | Open Subtitles | حسنٌ، الذي تغير هو أني لديّ هذا العفريت الأشعث وحتى اينما اذهب فهو يطاردني إنهُ تذكيرٌ دائم , هو آخر شيءٍ فعله (توم) لأبنته |
Atalarımızın daimi hatırlatıcısı. | Open Subtitles | مدفن مثل مدفن عائلتنا تذكير دائم بتراث واحد |
Eğer her cuma akşamı yemeğe gelen acılarının yaşayan bir hatırlatıcısı yoksa tabii. | Open Subtitles | لا إذا عِنْدَكَ رسالة تذكير حيّة مِنْ ألمِكِ تَجيءُ للعشاءِ كُلّ يوم جمعة ليل. |
Hayatı toplarımla yaşadığımın başka bir hatırlatıcısı. | Open Subtitles | تذكير آخر بأنني حصلت الحياة عن طريق الكرات |
Asla güvende olmadığımın, Kurtarıcı için istediğim, hayal ettiğim gibi bir hayatın olmadığının hatırlatıcısı. | Open Subtitles | رسالة تذكير بأنّي لست بأمان أبداً وأنّ ما أردته وظننته ممكناً لمْ يكن ضمن خيارات المخلّصة |
Ölümle yaşam arasındaki böylesine ince bir çizgi, ne kadar da nazik olduğumuzun bir hatırlatıcısı. | Open Subtitles | يا له من خط رفيع بين الحياة والموت تذكير لكم نحن هشين |
Hergün buraya gelip camdan baktığımda umuyorum ve dua ediyorum, onu sadece bebeğimi kaybettiğimin hatırlatıcısı olması yerine bir ağaç olarak görebilmeği. | Open Subtitles | كل يوم آتي لهنا وأنظر عبر هذه النافذة, وأتمنى.. وأدعو انني سأرى مجرد شجرة بدلاً من تذكير بأنني خسرت طفلتي |
Bu da, bu durumun her an benim başıma gelebileceğinin daimi bir hatırlatıcısı. | Open Subtitles | وهذا تذكير دائم أنه يمكن أن يحدث لي في أي لحظة |
Oh, yanlış alarm. Bu sadece benim doğum kontrol hapı hatırlatıcısı. | Open Subtitles | أنذار خاطئ , انهُ فقط تذكير لحبوب منع الحمل |
Bana göre burası, mucizelerin basitçe gerçekleşmediğin hatırlatıcısı. | Open Subtitles | بالنسبة لي , هذا المكان هو تذكير بأن المعجزات لا تحدث ببساطة. |
Onlar sadece büyücülerle dolu bir dünyanın, ailenin, arkadaşların hatırlatıcısı. | Open Subtitles | هم فقط a رسالة تذكير a حقيقة لمدة طويلة منذ مفقودِ، a عالم مَلأَ مَع السحرةِ، أصدقاءِ، مِنْ العائلةِ. |
Bu yenilmez olduğumun bir hatırlatıcısı gibi. | Open Subtitles | و.كما إنها رسالة تذكير بأنني لست محصنة |
Şimdi, bu olay nükleer silahların felaketinin uyandırıcı bir hatırlatıcısı oldu. | Open Subtitles | الأن هذا الحادث يعتبر بِمثابة تذكير* *بخطورة عواقب الأسلحة النووية. |
Hayatın kıymetinin sürekli bir hatırlatıcısı olduğu için. | Open Subtitles | إنها تذكير مُستمر لقيمة الحياة. |
Geçmişte olan bir şeyin hatırlatıcısı. | Open Subtitles | إنّه مجرد تذكير بشيء في الماضي. |
Değişen şey; artık bu tüylü iblis var ve beni gizlice takip ettiği zamanlarda bile Tom'un kızı için yaptığı son şeyin sabit bir hatırlatıcısı. | Open Subtitles | حسنٌ، الذي تغير هو أني لديّ هذا العفريت الأشعث وحتى اينما اذهب فهو يطاردني إنهُ تذكيرٌ دائم , هو آخر شيءٍ فعله (توم) لأبنته |
Bu herkese en güçlülerin bile Capitol'un gücü karşısında zayıf kaldığının hatırlatıcısı olsun. | Open Subtitles | كتذكرة انه حتي الاقوى لا يمكنه ان يتعدى قوى الــ . كابيتول |