Yıllarca süren ölümlerden sonra katillerin yüzlerinin rengi solar gözleri yeşerir hatta vücutlarının etrafındaki hava bile soğumaya başlar. | Open Subtitles | "بعد سنواتٍ من القتل أصبح وجه المُجرم شاحباً و تحوّلت عيناه خضراءً" "حتى الهواء الذي يحيط بجسده أمسى بارداً" |
Ama onların arasından, hava bile geçmez! | Open Subtitles | ولكن حتى الهواء لايمكنه المرور بينهما كانوا يُعانِقون بعضهم بقوة |
Abi, bir ilişkin varsa, hava bile değişiyor. | Open Subtitles | هيونغ.عندما تكون فى علاقه حتى الهواء يكون له شعور مختلف |
Nefes aldığımız hava bile çeşitli gazlar su molekülleri, toz partikülleri ve polenle dolu. | Open Subtitles | حتى الهواء الذي نتنفسه مليء بالغازات و جزيئات الماء .و جزيئات الغبار و غبار الطلع |
Menteşelerden sızan küçük bir miktar hava bile zehirleyici olabilir. | Open Subtitles | فأن حتّى أصغر كمية من الهواء العابر من مفصَّلات الباب، قد يكون ساماً |
Menteselerden sizan küçük bir miktar hava bile zehirleyici olabilir. | Open Subtitles | فأن حتّى أصغر كمية من الهواء العابر من مفصَّلات الباب، قد يكون ساماً |
Bir sonraki araştırmam, nefes almadan, hatta hava bile olmadan, ne kadar yaşayabileceğim üzerineydi. | TED | وفي مغامرتي اللاحقة أردت أن أرى كم من الوقت يمكنني ان استمر من دون تنفس أي كيف أتمكن من البقاء على قيد الحياة فترة طويلة من دون أي شيء ولا حتى الهواء |
Hiçbir şey hareket etmiyor içinde. Soluduğu hava bile. | Open Subtitles | لا شئ يتحرك حتى الهواء الذى تبتلعه |
Burada hava bile güzel. | Open Subtitles | حتى الهواء غني هنا |