Onun ortalama sayıda kişi ile ortalama hava kirliliğine sahip bir evde yaşadığını varsaydım. | TED | افترضت انها تعيش في منزل متوسط .مع مستويات متوسطة من ملوثات الهواء |
Her yıl, dört-beş milyon insan, dünya çapında hava kirliliğine maruz kalarak ölüyor. | TED | يموت أكثر من أربعة إلى خمسة ملايين شخص كل عام، بسبب التعرض لتلوث الهواء الخارجي حول العالم. |
2017 yılında Hindistan'da 1,2 milyondan fazla insanın ölüm nedeni hava kirliliğine bağlıydı. | TED | في عام 2017، كان أكثر من 1.2 مليون من حالات الوفاة في الهند سببها هو تلوُّث الهواء. |
Kış aylarında pirinç tarlasının anızlarını yaktığı için onları suçlamak çok kolay fakat bu hava kirliliğine neden oluyor. | TED | فكما تعلمون، من السهل جدًا أن نُلقي باللوم عليهم لأنهم يحرقون قش الاُرز كل شتاءٍ، ممّا يتسبّب في تلوُّث الهواء. |
Dünya Sağlık Örgütü'nün verileri, 2012'deki tüm ölümlerin %14'ünün ev ve dış hava kirliliğine dayandırabileceğini gösteriyor. Bu kirlilik de en çok, düşük ve orta gelirli ülkelerde gerçekleşiyor. | TED | بعض البيانات من منظمة الصحة العالمية أظهرت أنه تقريبًا 14 بالمائة من حالات الوفيات في العالم عام 2012 كانت مرتبطة بتلوث الهواء المحيط. والذي يزداد حدوثه في الدول ذات الدخل المتوسط والمنخفض. |