Instantanium, depolama havuzunun zeminini çatlatmış gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أن الأستانتينيوم قد كسر قاعدة بركة التخزين |
O zaman oradaki bir yansıtma havuzunun dibinde çok özel bir tılsımın olduğunu da bilirsin. | Open Subtitles | إذا ستعلم بأنه هناك بركة عاكسة مع تميمه خاصة جداً في قعرها |
Ama akvaryum havuzunun da suyu durgun ve pis. | Open Subtitles | ولكن ماء بركة الكوي كان آسنًا أيضًا وجد البنك الآن سببًا آخر يلومونه |
Bu durumda Atlantik Ticaret Bankası, yüzme havuzunun güvenliğini sağlamadan ve çocuklar için bir tehlike oluşturmadığından emin olmalıdır. | Open Subtitles | وفي هذا الحالة المالك هو بنك أتلانتك التجاري أن يؤمن سلامة المسبح وأن يضمن ألا يكون خطرًا على الأطفال |
Sonra yüzme havuzunun yanındaki güzel genç bayanı anımsadım. | Open Subtitles | ثم تذكرت هذه السيدة الجميلة بجوار المسبح |
Eninde sonunda ölüm havuzunun geri kalanını görecek. | Open Subtitles | سوف ترى بقية قائمة الإغتيالات في النهاية. |
Demek istediğimi şu şekilde arz edeyim. 27 derece normal kapalı bir yüzme havuzunun sıcaklığıdır. | TED | اريد فقط ان اضعه في اطار، درجة حرارة مسبح عادي هي سبع و عشرون درجة. |
Mesela bir çamur havuzunun etrafa yayılması gibi büyük çapta bir çevresel felaket olursa bu adamlar temizlemeye gelirler. | Open Subtitles | يأتون حول كل كارثة بيئية مثل بركة طينية تنثر مجاريها |
Görevi, bir erime durumunda soğutma havuzunun etrafındaki yakıt devrelerini kesmekmiş. | Open Subtitles | في حال انهيار العمل كله كان يقطع عقدة قضبان الوقود على بركة التبريد |
Burada sodyum bikarbonat var kurumuş balgam havuzunun içinde. | Open Subtitles | يوجد هنا بيكربونات الصوديوم , الاستلقاء في بركة من اللعاب الجاف |
Büyük bir çiftliğinin, süslü bir havuzunun olması onun iyi bir adam olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لأنه أصبح مزرعة كبيرة و بركة مبهرجة لا يعني هو رجل لطيف! |
Anatotitan'lar, bir durgun su havuzunun başında toplanıyorlar, su ve yemek için. | Open Subtitles | تتجمع مجموعة من ديناصورات –الناتوتيتان- حول بركة راكدة للشراب والتغذي |
-Yüzme havuzunun arkasında sadece bir metre kadar. | Open Subtitles | - ثلاثة أقدام منه تقع خلف بركة السباحة الخاصة بالبلدية |
Bugün, küfürbaz bir haydut belediye havuzunun üç soyunma odasını tamamen soydu. | Open Subtitles | اليوم لص بذيئ اللسان قام بسرقة المسبح العام أخذ محتويات أكثر مِنْ ثلاث خزائن |
Dalma havuzunun yanındaki türbünde babam beni beklemese sonsuza kadar suyun altında kalırdım. | Open Subtitles | كنت سأبقى تحت الماء إلى الأبد لولا أن أبي كان ينتظرني على حافة المسبح |
Beni yalnız bıraktıkları an yüzme havuzunun içine sürdüm. | Open Subtitles | في المرة التي تليها تركوني وحدي أقودها داخل المسبح |
Eninde sonunda ölüm havuzunun geri kalanını görecek. | Open Subtitles | سوف ترى باقي قائمة الإغتيالات على أيّة حال. |
- Ölüm havuzunun başında sen varsın hâlâ. - Biliyorum. | Open Subtitles | -مازلت أول شخص بقائمة الإغتيالات . |
Bazen beni yerel fast food restoranlarının birinde top havuzunun dibinde çıplak halde bulabilirsiniz. | Open Subtitles | بعض الأحيان تجدني عارياً أسفل قعر مسبح بمطعمكَ المحلي للوجبات السريعة |
Garip, daima bir havuzunun olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | غريب، لطالما ظننت أن لديك مسبح |
Ama kaba kuvvet söz konusu olduğunda... korkarım gen havuzunun sığ kısımlarındayım. | Open Subtitles | 40,776 لكن عندما يتعلق الأمر بالقوة العنيفة أخشى أنها في النهاية الضحلة لبركة جين |
-Eğer Harvard'tan atılırsan, Geriye kalan zamanını ailenin sonsuzluk havuzunun yüzeyinde asılı kalarak geçirebilirsin tamam mı? | Open Subtitles | إذا طردت من هارفارد، فيمكنك قضاء بقية حياتك تعوم في حمام سباحة والديك |