| havyarı bilmem, ama Rus dasçılar dedenin gününü gün eder. | Open Subtitles | دعنا من الكافيار ،لكن الراقصات الروسيات سيجعلن جدي سعيدا جدا |
| Kahve, ezmeler ve şey tütsülenmiş Polonya sosisi, peynir çeşitleri, Beluga havyarı ve tabii Alman sigaraları. | Open Subtitles | السجق المدخن,الاجبان,الكافيار و بالطبع من يستطيع العيش بدون السيجار الالماني |
| O kırmızı havyarı sevmemiştin, değil mi? | Open Subtitles | أنت لم تُحب ذلك الكافيار الأحمر أليس كذلك ؟ |
| Taze mantar ve Ossetra havyarı ile karıştırılmış yumurta. -Tuscany 'den. | Open Subtitles | بيض مخفوق مع كافيار روسي وكمأ طازج من توسكانيا |
| Yarım düzine soğutulmuş kutu Beluga havyarı ve bir not. | Open Subtitles | نصف دزينة من عُلب كافيار الحيتان البيضاء المُبرد وملحوظة |
| - En iyi cins şampanya ile Beluga havyarı. | Open Subtitles | حَسناً، عِنْدَنا الأجودُ الشمبانيا وكافيار beluga. |
| Annemin özel bir yemeğin yanına koyduğu tüm havyarı yediğim günü sana anlatmış mıydım? | Open Subtitles | هل أخبرتك عن اليوم الذي أكلت فيه كل الكافيار الذي وضعه والديا جانباً من أجل عشاء خاص ؟ |
| Hollanda doğal gazı, Azerbaycan havyarı Polonya votkası Norveç kerestesi. | Open Subtitles | الغاز الطبيعي الهولندي الكافيار الأذربيجاني الفودكا البولندية |
| Şampanya, kaz ciğeri ezmesi, İran havyarı renkli TV'yi de unutmayın. | Open Subtitles | الشمبانيا، و الكافيار الإيراني... ولا تَنْسي التلفزيونَ الملونَ. |
| Hadi ama, bu rumen havyarı atılamayacak kadar iyi. | Open Subtitles | هذا الكافيار الروماني جيد ليتم تناوله. |
| İçlerinde sarımsak ve nane var. Beluga havyarı gibi. | Open Subtitles | بها ثوم وورق نعناع أعني ، مثل الكافيار |
| Ben onun yerine Billinis üstünde servis edilen Hazar Denizi'nden çıkarılmış havyarı tercih ettim. | Open Subtitles | "لقد إخترت الكافيار من بحر "قزوين مقدم مع البيلينيس |
| havyarı çıkartmadın mı? | Open Subtitles | ألم تُجهز الكافيار بعد؟ |
| havyarı, böyle yemeyi değil. | Open Subtitles | الكافيار و ليس طريقة اكله |
| Kielbasa sosisi, çeşitli peynirler, Beluga havyarı. | Open Subtitles | السجق المدخن,الاجبان,الكافيار |
| Beluga havyarı tadında bile olsa umurumda değil, o kertenkeleyi yemiyorum! | Open Subtitles | لا يهمني إذا كانت مثل طعم / / كافيار الحيتان البيضاء ، وأنا لا أكل الضب. |
| Hayır, olmaz. Ben ve Beigua havyarı? | Open Subtitles | نعم، وحدي مع كافيار الدلفين الأبيض؟ |
| Havyarın tadını seven ama fiyatını sevmeyenler için laminarya isimli bir deniz yosunundan üretilen temsili havyarı sunuyoruz. | Open Subtitles | "لاولئك الذين يُحبون الطعم وليس السعر، هنالك كافيار صناعي، مُصنّع من عشب البحر والطحالب" |
| Bu nedenle, bir havyar kavanozunun içine basit ama güçlü bir el yapımı bomba yerleştirdim ve posta yoluyla havyarı generale gönderdim.. | Open Subtitles | ... لذا قمتُ بإخفائها في علبة كافيار ... قنبلة محلية الصنع بسيطة لكنها قوية ، و عن طريق النادل قـُمتُ بإرسالها إلـى الجينيرال |
| Deri havyarı var. | Open Subtitles | لديها كافيار للجلد .. |
| - havyarı Rusya'dan getirtiyor. - Elbette. | Open Subtitles | لديه كافيار من روسيا بالتاكيد |
| Bunlar da, pastilla, çukçuka, meçuia, patlıcan havyarı zaaluk ve küçük bir havuç salatası. | Open Subtitles | باستيا، شكشوكة، مشوية، وكافيار بالباذنجان، زعلوك، سلطة جزر... |