Büyük bir tasarım hayal ettik, bir sanat eseri... | TED | وثم تخيلنا تصميمًا كبيرًا واحدًا قطعة فنية واحدة |
Buraya ilk geldiğimizde burada durduk ve beraber bir yaşamı hayal ettik. | Open Subtitles | اول مرة وقفنا هنا و تخيلنا ان نعيش سوياً |
Buraya ilk geldiğimizde burada durduk ve beraber bir yaşamı hayal ettik. | Open Subtitles | اول مرة وقفنا هنا و تخيلنا ان نعيش سوياً |
Ürünleri hayal ettik; örneğin, bu: biyo-hayal yara bandı düşündük ve bu ürünün üzerinde yapıştırıcıyı kullandık. | TED | وقد تخيلنا منتجات، إليكم هذا كمثال: تخيلنا ضماد لاصق للجروح مستوحى من الطبيعة، من المكان الذي أزلنا منه الغراء عن ذاك اللصق. |
Zamanında bunu hepimiz hayal ettik. | Open Subtitles | جميعنا تخيلنا ذلك في وقتنا |
Evet, bunu hayal ettik. | Open Subtitles | نعم , لقد تخيلنا هذا |
Biz de yetersizliğini hayal ettik. | Open Subtitles | وقد تخيلنا عدم أهميتك لنا |
Çünkü biz biz her şeyi hayal ettik. | Open Subtitles | فقط تخيلنا كل شيء |