"hayalimdeki" - Translation from Turkish to Arabic

    • حلمي
        
    • احلامي
        
    • احلامى
        
    • أحلامي
        
    Orası Ulusal Kaynakları Savunma Konseyi ve benim hayalimdeki iş. Open Subtitles المقابلة في مجلس الدفاع عن المصادر الوطنية .. و هذه الوظيفة هي حلمي
    Orası Ulusal Kaynakları Savunma Konseyi ve benim hayalimdeki iş. Open Subtitles المقابلة في مجلس الدفاع عن المصادر الوطنية .. و هذه الوظيفة هي حلمي
    Buraya kadar tüm yolu sadece hayalimdeki Manhattan'ı görmek için gelmedin. Open Subtitles حسناً انت لم تاتي هنا فقط لتري حلمي عن منهاتن
    Ancak şimdi buradayım etrafım sevdiklerimle çevrili, bu benim hayalimdeki düğün. Open Subtitles لكن حتى ذلك الوقت أنا هنا وحولي جميع الناس الذين احبهم هذا هو زفاف احلامي
    hayalimdeki evi satın alıp alamayacağımı öğrenmek için geçen hafta yanına gelip, paramı ne yapmak gerektiğini sordum. Open Subtitles اتيتك الاسبوع الماضي وطلبت منكِ ان تعيدي لي اموالي لأتمكن من شراء منزل احلامي.. وماذا قلتِ لي؟
    Şu demek, seninle dans ederim, ama hayalimdeki kız falan değilsin. Open Subtitles اننى اعنى انا استطيع الرقص معك ، لكنك لست فتاه احلامى او اى شئ
    İyi bir iş ücreti iyi, ama hayalimdeki iş değil. Open Subtitles إنها وظيفة جميلة، و دَخلُها جيّد، لكنّها ليست وظيفة أحلامي
    hayalimdeki moda işimi ona çalışmak için adadım. Open Subtitles اشق طريقي لاحقق حلمي في مجال الازياء و اعمل لحساب
    Şunu öğrendim ki hayalimdeki kahve dükkanını açmaktaki yetersizliğim bir çok yönüyle romantik bir hayatı oluşturmaktaki yetersizliğimin bir mecazıydı. Open Subtitles لقد اكتشفت ان تحقيق حلمي بفتح المقهى من نواح عديدة يرتبط بالمضي قدماً في حياتي العاطفية
    hayalimdeki okuldan mezun olmak, ...yeteneklerimi geliştirmek, ...hayallerimi gerçekleştirmek... Open Subtitles تخرجتُ من مدرسة أحلامي، طورّت إمكانياتي بالكامل، حققت حلمي.
    Imm, galiba hayalimdeki kadının, hamburger ekmeği ve çay getirmesini isterdim, mümkünse yatağa, bu arada. Open Subtitles أعتقد أن حلمي فتاة تأتي تحمل الشاي والفطيرة الصغيرة الخاصة، و يفضل أن تكون في السرير، كذلك.
    19 yaşındayken, hayalimdeki kariyerin peşinden gitmek için işimi bırakacağımı söylediğimde, ailem de kesinlikle öyle olduğunu düşünmemişti: Mavi gökyüzü, sıcak tropikal sahiller, bütün yıl geçmek bilmeyen güneş yanığı. TED ولم يفكر والديّ في ذلك فعندما كان عمري 19 عامًا أخبرتهما بأنني سوف أترك وظيفتي لأتابع حلمي: السماء الزرقاء والشواطيء الاستوائية الدافئة ولون بشرة أسمر طوال السنة.
    Ve bu biraz bir taşın altında ummadığın bir şeyi görmek ve iki seçeneğin olmak gibi bir şey: Ya bu taşı bir tarafa koyarım ve onun hakkında daha fazla şeyler öğrenirim ya da taşı geri koyar hayalimdeki iş olan dünyanın etrafında yelkenliyle dolaşmaya devam ederim. TED كان شبيه بالعثور على شيء لا تتوقعه تحت صخرة و لديّ خيارين: إما أن أُبعد الحجر جانبا و أكتشف ما يوجد تحته أو لأُعيد الحجر لمكانه و أكمل تحقيق حلمي وهو الإبحار حول العالم
    Bu, hayalimdeki iş ve ben bunun için biçilmiş kaftanım. Open Subtitles انها وظيفة حلمي وانا ممتازه فيها.
    En sevdiğim grup Coldplay ve hayalimdeki araba metalik boyalı, üstü açık bir Mini Cooper. Open Subtitles فرقتي المفضله هي "كولدبلاي" وسيارة احلامي هي "ميني كوبر زرقاء كشف"
    Çocukluğumda benim hayalimdeki arabaydı. Open Subtitles عندما كنت صغيرا كانت هذه سيارة احلامي
    Ama Lily, yargiç olmak hayalimdeki isti. Open Subtitles -ولكن يا "ليلي" كوني قاضياً هي وظيفة احلامي
    Elbette, hayalimdeki kadın oraya benden önce ulaşmıştı. Open Subtitles بالطبع فتاة احلامى وصلت هناك قبلى
    Bu benim hayalimdeki iş. Open Subtitles تلك وظيفه احلامى -حقا اذاً ..
    Teşekkürler Tanrım, sonunda ortaya çıktı, hayalimdeki adam geldi demiştim. Open Subtitles شكرا لك أيها المسيح هو اخيرا اظهر رجل أحلامي هنا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more