Eminim üstlerin düşüncesiz davranıp... bu harika insanların hayatıyla oynamanı istemez. | Open Subtitles | انا متاكد ان نبل اخلاقك لن يدفعك لكى ترى ما لم تحمد عواقبه و المخاطرة بحياة الركاب |
- Tanrıların insanların hayatlarıyla oynamasına, kimsenin hayatıyla oynamasına oturup seyirci kalamam. | Open Subtitles | نعم لا أستطيع الوقوف و رؤية الآلهة تتلاعب بحياة الناس حياة أي شخص |
Devletin elinde Mike'ın günlük hayatıyla ilgili yüzlerce böyle fotoğraf var. | TED | تمتلك الحكومة مئات الصور كهذه عن مايك اثناء قيامه بشؤون حياته اليومية. |
Gardiyanların bana onun özel hayatıyla ilgili bilgiler sızdırabileceği ihtimaline kızdı. | TED | كان غاضبا من أن يكون الحراس قد سربوا بعض التفاصيل بشأن حياته الخاصة. |
Hye Jin kendinden bahsetmedi onun için özel hayatıyla ilgili bir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | هي جين لم تكن تتحدث عن نفسها لذلك لا أعرف حقًا حياتها الخاصة |
Nasıl savaşılması gerektiğini bilir. Yani hayatıyla korkunç bir kumar oynuyor. | Open Subtitles | إنه يعرف كيف يقاتل إذن فهو يقوم بمخاطرة كبرى بحياته |
Neden insanların hayatıyla kumar oynamak varken parayla kumar oynayasın? | Open Subtitles | لمَ تقامر بالنقود بينما تستطيع المقامرة بحياة الناس ؟ |
İnsan hayatıyla kumar oynamak varken, niye parayla oynayayım? | Open Subtitles | لمَ تقامر بالنقود بينما تستطيع المقامرة بحياة الناس ؟ |
O tekeri her kim bozduysa, insanların hayatıyla rus ruleti oynuyormuş. | Open Subtitles | 23راكب إضافةً للسائق أيا كان الذي عبث بتلك العجلة كان يلعب الروليت الروسية بحياة الناس |
Küçük kardeşinin vücudu insan hayatıyla oynamanın sonuçları bunlar, öyle değil mi? | Open Subtitles | هذه نتائج التلاعب بحياة البشر, اليس كذلك؟ |
Esasında, başkalarının hayatıyla oyun oynanmayacağını unutmuştum. | Open Subtitles | كنت قد نسيت أنه ليس من الصواب أن نتعامل بحياة الآخرين وكأنها لعبة |
İç hayatıyla ilgili en yüksek gizliliğiyle yüzleşirsiniz. | TED | وستواجه خصوصية لا حدود لها عن حياته الداخلية. |
Demek istediğim trajik olan tren istasyonundaki ölümüydü, hayatıyla çok fazla uyumluydu, biliyor musunuz? | TED | و بالرغم من الطريقة المأساوية التي توفي بيها في محطة قطار كانت وفاته متناسقة مع نمط حياته. |
SW: Evet, ödedi. Bunu hayatıyla ödedi ve bu neden onun büyük olduğunu ve onu hatırlayacağımızı gösterir. | TED | نعم لقد دفع حياته ثمناً له. و لذلك فهو عظيم و نحن جميعاً نذكره. |
Kibirli olan vaftiz oğlunu uyardı ve eğer ölümü bir kez daha aldatırsa bunu hayatıyla ödeyecekti. | TED | وحذر ابنه بالمعمودية المتغطرس أنه لو قام بخداع الموت مرةً أخرى، سيدفع ثمن حياته. |
Davranışları bende de şüphe uyandırdı. Bunun dışında hayatıyla ilgili birkaç zararsız yalan söylemesinin dışında, ki hepimiz zaman zaman böyle yalanlar söyleriz. | Open Subtitles | بغض النظر عن ذلك و بغض النظر عما ستقولينه لنا من أكاذيب لإثارة الشفقة على حياته الماضية |
Her kızın kendi hayatıyla ilgili kararları, kendi almaya hakkı vardır. | Open Subtitles | من حق الفتاة إعمال عقلها في حياتها الشخصية |
Korkunç bir hata yaptın. Ve bedelini Claire hayatıyla ödedi. | Open Subtitles | لقد ارتكبْتَ خطأ فظيعاً ودفعت عميلتك حياتها ثمناً له |
Halen hayatıyla ilgili neler yaptığını anlamaya mı çalışıyor? | Open Subtitles | ألا تزال تحاول معرفة ما يجري في حياتها ؟ |
O yüzden babana bir iyilik yap ve onun hayatıyla kumar oynamaya son ver. | Open Subtitles | بالأمر، لذا فاسدي لوالدك خدمة و كفي عن المقامرة بحياته |
O adamın hayatıyla ne ilgim var? | Open Subtitles | ماذا يمكننى أن أعمل لحياة هذا الرجل ؟ لا شيء |
hayatıyla ilgili ne yapacağına dair en ufak bir fikri olmayan, bir annesi. Yani... | Open Subtitles | و أم لم تكن لديها فكرة عن أي شيء تفعله بحياتها. |
Sırf oyun oynayacaksınız diye pek çok insanın hayatıyla oynuyorsunuz. | Open Subtitles | أنت متعرجف جداً كل هذا لتتسلى... |