Kızkardeşlerimiz bu deney için hayatlarını tehlikeye attı. Fayda görmüyor musun? | Open Subtitles | أخواتنا يخاطرون بحياتهم لإنجاح التجربه ألا ترين أنه أفضل لو نجح |
Kendilerine, gelecek nesillerin daha adil bir dünyada yaşamaları için hayatlarını tehlikeye atıp atamayacaklarını soruyorlar. | TED | يسألون أنفسهم ما إذا كان هناك أي سبب سوف يخاطرون بحياتهم ليتمكن القادمون من العيش في عالم أكثر عدلاً |
Evet, itfaiyeciler zaten dediğini, hayatlarını tehlikeye atarak gerçekten yapıyorlar. | Open Subtitles | نعم, أولئك الخادمون المدنيّون الذين يخاطرون بحياتهم.. حقاً يجنُون راتباً طائلاً |
hayatlarını tehlikeye atıyorlar, bizim için, sizin için, ve onları hayal kırıklığına uğratamayız. | TED | فهم يضعون حياتهم على المحك من أجلنا .. من أجلكم ولايمكننا أن نخذلهم |
Bir sürü "küçük izci" sana bunu ulaştırmam için hayatlarını tehlikeye attı! | Open Subtitles | العديد من افراد المقاومه خاطروا بحياتهم ليجلبوا ذلك اليك |
Ama şu anda çocukların sorunlardan ve uyuşturucudan uzak kalması için hayatlarını tehlikeye atan polis memurları var. | Open Subtitles | ولكن وفى هذه اللحظة هناك رجال شـرطة يخاطرون بحياتهم |
Çünkü her bir bufalo avında kendi hayatlarını tehlikeye atmaktadırlar. | Open Subtitles | لأنه في كل صيد جاموس فإنهم يخاطرون بحياتهم. |
Bizim gibi hayatlarını tehlikeye atan insanların eline bir şey geçmezken başkaları zengin oluyor. | Open Subtitles | ثمّة مَنْ يغدون أثرياء بينما آخرون يخاطرون بحياتهم مثلنا ولا ينالوا شيئاً |
Kuzeyden gelen sığınmacılar hayatlarını tehlikeye atmıyor mu? | Open Subtitles | المهاجرون من الشمال لا يخاطرون بحياتهم وحسب. |
Kısa bir süre öncesine kadar bu insanları etkisizleştirmek için Amerikalılar hayatlarını tehlikeye atıyordu. | Open Subtitles | ليس من فترة طويلة، كان مكانهم رجال أميركيين ونساء يخاطرون بحياتهم لتهدئة هؤلاء الناس. |
Her zaman uzaktalar ve her zaman hayatlarını tehlikeye atıyorlar. | Open Subtitles | دائماً يكونون بعيداً ودائماً يخاطرون بحياتهم |
Bunlar, her gün bizler için hayatlarını tehlikeye atan insanlar. | Open Subtitles | هذه هي مجموعة من الرجال والنساء الذين يخاطرون بحياتهم بالنسبة لنا على أساس يومي. |
Diğerleri benim için hayatlarını tehlikeye atarken öylece oturup beklemekten daha fazlasını yapmamı sağla. | Open Subtitles | شيئاً يدعني أفعل الكثير بدلاً من جلوسي في هذه السفينة , في حين الأخرون يخاطرون بحياتهم من أجلي |
Bunu Irak'ta hayatlarını tehlikeye atanlara söyleyin. | Open Subtitles | أحاول أن أقول ذلك للذين يخاطرون بحياتهم في " العراق " |
Almanlarla savaşarak hayatlarını tehlikeye atanlar komünist partizanlar, Tommy; | Open Subtitles | إنهم الشيوعيون من يخاطرون بحياتهم... لمحاربة الألمانيين وليس الجنود البريطانيين |
Memurlarım her gece bunun için hayatlarını tehlikeye atıyor. | Open Subtitles | رجالي يخاطرون بحياتهم كل ليلة.. |
"hayatlarını tehlikeye attıklarından ötürü, üstleri tarafından ..." | Open Subtitles | مع العلم بأنهم يخاطرون بحياتهم" " ... . فإن رؤسائهم |
Geçmişe takılıp kalan ve intikam için hayatlarını tehlikeye atan adamlar var. | Open Subtitles | هُناك رجال عالقين في الماضي و يضعون حياتهم في خطر لأجل الإنتقام. |
Daha barışçıl bir dünya için hayatlarını tehlikeye atmaya hazır kadınlar ve adamlarım için buradayım. | TED | وسوف أدافع عن الرجال والنساء الذين يضعون حياتهم على المحك من أجل عالم أقل عنف من أجلنا جميعاً |
Demek istediğim, dostların seni kurtarmak için hayatlarını tehlikeye attı. | Open Subtitles | أعني أن رفاقك قد خاطروا بحياتهم من أجل إنقاذك. |