"hayatta kalabilmek için" - Translation from Turkish to Arabic

    • للبقاء على قيد الحياة
        
    • من أجل حياتكم
        
    • لكي تنجو من
        
    • للبقاء أحياء
        
    • للنجاة في
        
    • كي تنجو
        
    • كي ينجو
        
    • أجل النجاة
        
    - Sadece Hayatta kalabilmek için sigorta parası lazımdı. Open Subtitles انا احتاج الى مال التأمين للبقاء على قيد الحياة
    Canlıların Hayatta kalabilmek için oksijene ihtiyacı var. Open Subtitles الكائنات الحية تحتاج الأكسجين للبقاء على قيد الحياة.
    Hayatta kalabilmek için o duyguyu bastırmayı öğreniriz uygun zamanı beklemek için. Open Subtitles للبقاء على قيد الحياة , نتعلم كبته, بانتظار الوقت المناسب.
    Savaşta Hayatta kalabilmek için, kendin savaş olmalısın. Open Subtitles لكي تنجو من الحرب يجب أن تخوضها.
    Affet beni. Bu zor olabilir, Hayatta kalabilmek için elimizden geleni yapmalıyız. Open Subtitles مهما كانت الظروف صعبة سنفعل كل ما بوسعنا للبقاء أحياء
    Savanda Hayatta kalabilmek için tamamen farklı yeteneklere sahip olmanız gerekir. Open Subtitles ستحتاجون لمهارة مُختلفة بشكل كامل للنجاة في السفانا.
    Kim bilir oradan çıktıktan sonra Hayatta kalabilmek için neler yaptın ama asıl nokta, tüm bunlar senin suçun değildi. Open Subtitles {\fnArabic Typesetting}،الله أعلم بما فعلتَه بعدها كي تنجو بحياتك لكنّ بيت القصيد هو أنّه لم يكُن خطأك.
    Sert kışlardan birinde, bir adam açlıktan ölmek üzere olduğunu hisseder.Erzakları ve yardımlar tükenmiştir... Hayatta kalabilmek için, kamptaki diğer arkadaşlarını yiyen bir yamyama dönüşür. Open Subtitles خلال شتاء قارس يجد الرجل نفسه جائعا ومقطوعا من الإمدادات أو المساعدة فيتحول لآكل لحوم البشر كي ينجو فيأكل الأفراد الآخرين من مجموعته أو قبيلته
    Hayatta kalabilmek için birbirleriyle savaşmış olmalılar. Open Subtitles لابُد وانهم كانوا يأكلون بعضهم البعض . من أجل النجاة
    Hayatta kalabilmek için masum bir bebeği çalmam gerektiğini düşündüm kulağa ne kadar kötü geldiğini biliyorum. Open Subtitles ففكرت بخطف طفل بريء للبقاء على قيد الحياة وأنا أعرف كيف هو رهيب
    Ama Hayatta kalabilmek için yaptım her şeyi. Open Subtitles ولكنني لم أفعل سوى ما كان علي القيام به للبقاء على قيد الحياة.
    Hayatta kalabilmek için ilaca ihtiyacı olan herkesin hayatını kurtarmaktan bizi alıkoyan tek şey, teşhis, tedavi ve bakım ve ilacın insanlara ulaştırılması için gerekli sistemlerin olmayışıdır. TED الشئ والوحيد الذي يمنعنا من الحفاظ على أرواح الذين يحتاجون للدواء للبقاء على قيد الحياة هو غياب الأنظمة الضرورية للتشخيص، العلاج والرعاية للناس وإرسال هذا الدواء.
    Hayatta kalabilmek için, düşmanın yapacağı her hareketi önceden kestirmek çok önemli. Open Subtitles لفهم والحركات المعادية،؟ - - ومن الضروري للبقاء على قيد الحياة.
    Hayatta kalabilmek için bana güç verin. Open Subtitles أعطني القوة للبقاء على قيد الحياة.
    İşine, terkedilmiş bir garajda oturup çarşaf ve yastık kılıfı dikerek başlamıştı, şehrin dört bir yanına, pazarlara dağıtıyordu. Böylece Hayatta kalabilmek için ona güvenen 12 veya 13 kişilik ailesine destek olabiliyordu. TED بدأت عملها في كرج مهجور تحيك و تخيط ملاءات الوسائد والتي تروج للمحال في انحاء المدينة لكي تعيل بعملها هذا عائلة تضم 12-13 شخصا والذين كانوا يعتمدون عليها للبقاء على قيد الحياة
    Savasta Hayatta kalabilmek için, kendin savas olmalisin. Open Subtitles لكي تنجو من الحرب يجب أن تخوضها.
    Herkes eşittir. Hayatta kalabilmek için hayatı pahasına savaşmak zorundadır. Open Subtitles الجميع سواسية ويقاتلون للنجاة في يومٍ آخر
    Ve Hayatta kalabilmek için elinden geleni yapıyor. Open Subtitles و تقوم ما بوسعها كي تنجو
    Katilin virüse maruz kaldığında Hayatta kalabilmek için bir panzehir aldığını söylemiştiniz. Değil mi? Open Subtitles القاتل إن كنتِ تتذكرين، تعاطى جرعة من الترياق كي ينجو
    Hayatta kalabilmek için rekabetin sürekli devam etmesi gerekiyordu. Open Subtitles المُنافسة بحاجة لأن تستمر من أجل النجاة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more