hazımsızlık ya da safra kesesidir ya da ne bileyim miden ekşimiştir... | Open Subtitles | أنه لا شيء أما أن يكون عسر هضم أو المرارة أو القرحة |
Yapacağımız şey her neyse bende şimdiden hazımsızlık yaptı bile. | Open Subtitles | أيا كان ذلك الشيئ انه بالفعل سبب لى عسر هضم |
- Eminim bu sene daha az hazımsızlık çekecek. | Open Subtitles | . حسناً ، بالتأكيد هو سيكون لديه أقل عسر هضم هذه السنة |
Kalp krizi mi? Evet, biraz göğüs ağrısı ve hazımsızlık hissedebilirsiniz. | TED | حسنا، عندما تشعر ببعض الألم في الصدر أو عسر الهضم |
- Burası. hazımsızlık galiba. | Open Subtitles | إنه قليل من عسر الهضم على ما أعتقد سوف يمر |
Aynen. Fazlası oldu mu hazımsızlık yapıyor zavallıya. | Open Subtitles | أجل ,ان لم تكن الصغيرة لديها عُسر هضم |
hazımsızlık çekiyor sanki, yere inmek istemiyor. | Open Subtitles | كأنه عسر هضم كما لو أنها لم ترد الهبوط هنا |
Doğanın yıkım timi olan mantarlar ve bakteriler içinde lingin olan bir şeyi yemeye kalktıklarında gerçekten kötü bir hazımsızlık çektiler. | Open Subtitles | عندما حاول طاقم هدم الطبيعة الفطريات و البكتيريا أكل أي شيء يالليجنين فيها اُصيبوا بحالة عسر هضم سيئة |
hazımsızlık, ya da benim safra kesem, ya da bişeyler. iyiyim. | Open Subtitles | كأنه عسر هضم أو مرارتي أو ما شابة، لكن كل شيء بخير. |
Belki de hazımsızlık çekiyordur. Az önce uçağımı yedi! | Open Subtitles | ربما لديه عسر هضم ,لقد التهم طائرتى |
- Yetiş, Bruno. - Spor bende hazımsızlık yapıyor. | Open Subtitles | إستمر يا برنو - الرياضة سببت لى عسر هضم - |
Böbrek taşı ve hazımsızlık yok. | Open Subtitles | لا يولا حصوة بالكلية ولا عسر هضم |
hazımsızlık. | Open Subtitles | انه يسمى عسر هضم |
- hazımsızlık değil. | Open Subtitles | حسنا ، انه ليس عسر هضم |
zengin beylerin sıkıntısıdır hazımsızlık... yemekler, güzel yemekler! | Open Subtitles | ما هو السؤال القادم "السادة الأغنية عندهم، الأولاد: عسر الهضم! |
Bende hazımsızlık yapmaya başlıyorlar. | Open Subtitles | هم يَبْدأونَ إعْطائي عسر الهضم. |
- Önemli değil. Yalnızca-- - hazımsızlık. | Open Subtitles | .. ليس شيئاً خطيراً، لقد كانت تعاني من - عسر الهضم - |
Ama benim hissiyatımın sebebi hazımsızlık da olabilir. | Open Subtitles | قليلاً يمكن ان يكون عسر الهضم فقط |
hazımsızlık çekiyorsunuz. | Open Subtitles | يا سيّدي , لديك عُسر هضم |
Lord William rahatsızlandı, hazımsızlık için ilaca ihtiyacı var. | Open Subtitles | اللورد ويليام مريض ويحتاج جرعة لعسر الهضم |
Önceki hazımsızlık yapmıştı. Tiroit kanseri olduğumu sanmıştım. | Open Subtitles | لقد أصبت بالتخمة منه في المرة السابقة اعتقدت أن لدي سرطان المريء |
30 yıl o herifin çoraplarını topladım durdum sırf hazımsızlık çekmesin diye yemeğe baharat koymadım. | Open Subtitles | طوال 30 سنة وأنا أجمع جوارب الرجل أطبخ بدون متبلات لأنه كان يسبب له سوء هضم |