Bu yeni doğan büyükannemiz için hiç de uygun bir hediye değil. | Open Subtitles | هذه ليست هدية ملائمة أبداً لمولودنا الجديد |
Bu hediye değil, rüşvet. | Open Subtitles | إنها ليست هدية , إنها رشوة , من أجل مصالح سياسة وعسكرية |
Bu düğün prensinden gelen bir armağan, Leo için bir hediye değil ki. | Open Subtitles | هذه كانت احدى هدايا زفافك انتي والامير انها ليست هدية لليو |
Ama bu, ağlayan bir bebeğe bakan alelade bir kız için bir hediye değil. | Open Subtitles | ولكن هذه ليست هدية لفتاة عادية... ... الذي يعتني طفل يصرخ. |
Oh. Phillip, önemli olan hediye değil, önemli olan niyet. | Open Subtitles | بحقك (فيليب ) انها ليست هديه انها نيته |
Bu sana verdiğim bir hediye değil, bir lanet. | Open Subtitles | إنها ليست هدية أعطيك إياها بل إنها لعنة |
Hayır, hediye değil bu. Çalıntı bir mal. | Open Subtitles | لا، هذه ليست هدية هذه ممتلكات مسروقة |
Evet, haklısın. İyi bir hediye değil. | Open Subtitles | نعم، أنتِ محقة ليست هدية جيّدة |
Bu hediye değil ki. Genel edep kuralı. | Open Subtitles | هذه ليست هدية إنه الحس السليم. |
Bir hediye değil, değil mi? | Open Subtitles | ليست هدية, أليس كذلك؟ |
hediye değil. Ödünç aldık. | Open Subtitles | إنها ليست هدية إنها إعارة |
Bu bir hediye değil sadece. | Open Subtitles | إنها ليست هدية فقط |
Bu sana benden bir hediye değil. | Open Subtitles | إنها ليست هدية أعطيك إياها |
Bu bir hediye değil. | Open Subtitles | إنها ليست هدية أعطيك إياها |
Bu hediye değil, bir davetiye. | Open Subtitles | إنها ليست هدية. إنها دعوة |
Aslında ufak bir hediye değil. | Open Subtitles | بالواقع انها ليست هدية صغيرة |
Hayır, hediye değil. | Open Subtitles | ،، لا انها ليست هدية |
hediye değil bi' kere seni gammaz. | Open Subtitles | ليست هدية ,أيها الواشِ |
- Hayır, sağ olun. hediye değil bu. | Open Subtitles | كلا، شكراً لك إنها ليست هدية |
Ne yazık ki bir hediye değil. | Open Subtitles | انها ليست هديه |