Evet, birbirimizi sevdiğimizi göstermek için saçma hediyelere ihtiyacımız yok. | Open Subtitles | نعم، نحن لا نحتاج إلى مجموعة من الهدايا السخيفة لنظهر حبنا لبعضنا |
Birbirinizi daha iyi tanırsınız. şu harika hediyelere bak biz kendi ülkesinden getirmiş. | Open Subtitles | أنظري إلي الهدايا الرائعة .التي أحضرتها من بلادها |
Ve sürpriz, buna ek olarak milyonlarca throne araştırma, rüşvet ve uygun alıcıları bulmak için verilen hediyelere gitti. | Open Subtitles | و, مفاجأة باللإضافة إلى مليون ترون للبحث, الرشوة و الهدايا لإيجاد مشتري مناسب |
Beni çalıştıran hediyelere bayılırım. | Open Subtitles | أحب الهدايا التي تجعلك تقوم بالمزيد من العـمل |
Bilirsin hediyelere veya Noel ağacına inanmazlar. | Open Subtitles | تعلمين هم لا يؤمنون بالهدايا أو أشجار العيد |
Vaay, şu hediyelere bakın. Hepsini istiyorum. | Open Subtitles | انظروا إلى كل هذه الهدايا أنا أريدهم جميعا |
Daha önceki hediyelere baktığımda hayatımın şu anında verilen hediyenin en değerli hediye olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | ومقارنة بكل الهدايا التي تلقيتها من قبل كانت هذه أثمنها على الإطلاق |
Dün bayılıyordun tüm hediyelere... ilgi görmeye... | Open Subtitles | منذ الأمس وأنت معجبة بجميع تلك الهدايا , مثير للاهتمام |
Yaralama olayları yüzünden metal hediyelere izin vermiyorlar. | Open Subtitles | لديهم قوانين تحظر الهدايا المعدنيّة بسبب كلّ مشاكل الطعن تلك |
İnsanlara değer verdiğini göstermenin bir yolu da onlara verdiğimiz hediyelere hayal gücüyle yaklaşmalarını sağlamak. | Open Subtitles | القصد هو أن إحدى الطرق التي نظهر فيها إهتمامنا بالأشخاص هو طرح فكرة و خيال في الهدايا التي نقدمها لهم |
Pekala, hediyelere geçelim mi? Hediye görmek istiyorum. | Open Subtitles | حسنا,ما رأيكم أن نقدم الهدايا ,أريد رؤية الهدايا |
Bana tapıyorlar. Şu hediyelere ve çiçeklere bakın. | Open Subtitles | أنهم يقدرّوني القي نظره فقط على كل الهدايا والزهور |
İnanılır gibi değil. Şu hediyelere şu süslere bir bakın! Hele hele şu kızağa! | Open Subtitles | لا يمكنني تصديق هذا ، تلك الهدايا تلك الديكورات ، الزلاجة |
İnsanoğlu içgüdüsel olarak iyiliklere, hediyelere ve tavizlere karşılık vermekle yükümlüdür. | Open Subtitles | البشر يشعرون أنهم ملزمون بـ تسديد الفضل الهدايا ,أو الإمتيازات |
Arkadaşlarımız ve onların korkunç çocuklarına aldığımız hediyelere binlerce dolar harcadık. | Open Subtitles | صرفنا الاف الدولارات على الهدايا لأصدقائنا و أطفالهم الفظيعين. |
Ama yeni ev için hediyelere güvenim tamdır. | Open Subtitles | لكنّني يروق لي إهداء السُكّان الجُدد الهدايا |
Bu yıl hediyelere gücümüzün yetmediğini sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أننا لانستطيع تحمًل ثمن الهدايا هذا العام |
Bu hediyelere gerek yok. | Open Subtitles | يا الهي لا اريد كل هذه الهدايا. |
Sürprizlerle dolu olup onu hediyelere boğarak. | Open Subtitles | الشعور بالكثير من المفاجآت... واستمرار متواصل بإعطاء الهدايا. |
Üç gün önceden gelip annemi hediyelere boğdum. | Open Subtitles | أنا أتيت مبكرا بثلاثة أيام وأغرقت أمي بالهدايا |
Yani siz ilişkilerinizi kıyafet veya hediyelere göre mi seçiyorsunuz? | Open Subtitles | لذا تَلتقطُ عِلاقاتَ مستندة على اللباسِ والهدايا. |
Martina'nın hediyelere ne kadar düşkün olduğunu bilirsin. | Open Subtitles | وطلب من (مارتينا) بإختيار واحدة ! تعلمين كم هي طماعة |