Beni yeniden kollarına alıp, ayrı kaldığımız her saatin acısını dindirecek misin? | Open Subtitles | هل تضمني في ذراعيك ثانيةً؟ ...وبقبلة واحدة تمحو كل ساعة بعدتها عنك |
Çabuk geçmesini istiyordum, ama bunun yerine her saatin, her saniyenin geçişine tanık olmaya zorlandım. | Open Subtitles | أردت أن يمر الوقت سريعاً ، لكن بدلا من ذلك أجبرت على أن أشهد على مرور كل ثانية من كل ساعة |
Konu felaket olduğunda her saatin önemi vardır efendim. | Open Subtitles | عندما يتعلق الأمر بكارثة كل ساعة يكون لها أثرها سيدي |
Büyüyle olan savaşta geçen her saatin önemi vardır. | Open Subtitles | لان كل ساعة تحسب في الحرب ضد السحر |
Yerlilerin "Uzun Ada" adını vererek burada geçen her saatin hiç bitmeyecekmiş hissi vermesine gönderme yaptıklarını düşündüğüm bu adada geçirdiğim dördüncü günüm. | Open Subtitles | التي أطلق عليها السكان الأصليّون لونج أيلند "الجزيرة الطويلة" ربما إستناداً على أن كل ساعة تحس أنها لا تنتهي أبداً |
her saatin içinde benzer bir cam parçası var. | Open Subtitles | هناك قطعة من الزجاج مماثلة فى كل ساعة |
Çalıştığı her saatin bize masraf çıkardığını bilmiyor musun? | Open Subtitles | تعين أن كل ساعة يعمل يكلّف مالًا؟ |
her saatin, dışarı çıkıp metadon almamak için savaş vermekle geçecek. | Open Subtitles | كل ساعة تضحية بعدم الخروج و التسجيل |
Carla, kocan her aptalca bir şey yaptığında sinirleneceksen, her dakikanın her saniyesinde, her saatin her dakikasında, her günün her saatinde, her haftanın-- | Open Subtitles | (كارلا), إن كنتِ ستنزعجين في كلّ مرّة يقوم فيها زوجكِ بفعلٍ غبي.. عندها ستكونين منزعجة كل ثانية في كل دقيقة.. كل دقيقة في كل ساعة، كل ساعة في كل يوم |