Ben Noraida. Ben şu an--- yaptığınız TED konferanslarınızdan birinin parçası olduğum için oldukça heyecanlıyım. | TED | إسمي نوريدا. وأنا فقط.. انا متحمسه جدا أن أشارك في من مؤتمركم تيد الذي تقومون به و أي شئ أخر مثله. |
Geri dönüş yolunda olduğumuza inanıyorum ve bu konuda çok heyecanlıyım. | TED | وأؤمن حقا بأننا على الطريق الصحيح، وأنا متحمّس بشأن ذلك. |
Ön sevişme bölümünde olduğum için de çok heyecanlıyım. | TED | وأنا متشوقة أيضاً لكوني في قسم الملاطفة. |
Transferim konusunda çok gergindim, ama bir arkadaşım olduğu için çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | تعلمين كنت متوترة من الانتقال الى هنا لكن متحمسة ان لدي صديقة |
Yeni bir materyal dünyasını tasarlamaya ve biyofabrikasyona başlamaya heyecanlıyım. | TED | أنا متحمّسة لأنّنا بدأنا نصمّم ونصنّع حيويًّا عالمًا مادّيًّا جديدًا. |
Hayır, sadece biraz heyecanlıyım. Her şey mükemmel olsun istiyorum. | Open Subtitles | انا متوتر فقط لاني اريد لكل شيء ان يكون مثاليا |
Yani, teknolojiyi sadece deneysel ortamlarda tutmak yerine kalabalıklara nasıl getirebileceğim konusunda heyecanlıyım. | TED | أنا متحمس لكيفية توفير هذه التكنولوجيا للناس بدلا من حصرها في بيئة المختبر. |
Harika hissediyorum, gerçekten ablam için, heyecanlıyım, yükseklikten korkuyor çünkü. | Open Subtitles | أشعر أنني بحالة جيدة. أنا متحمسة جدا لأن أختي والدوار. |
heyecanlıyım. Anlaşılması zor biri olduğunu duydum. | Open Subtitles | أجل,أنا متحمسه و مع أني سمعت أنه يمكن أن يكون قاسيا جداً |
Önemli değil zaten. Çıkacağımız için çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | ليس معنى هذا أنني متضايقة أنا متحمسه جداً لموعد الليلة |
Doktor sabahları pipo içmememi söyledi ama çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | لقد أخبرنـي الطبيب بألا أدخّن في الصبـاح، لكنّي متحمّس جداً |
Pasifik yakasıyla ilk randevum. Çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | أول موعد لي مع شخص من المحيط الهادي، إني متحمّس للغاية. |
Çok heyecanlıyım. Operayı birlikte izleyeceğiz. | Open Subtitles | أنا متشوقة للغاية، الآن يمكننا رؤية الأوبرا معاً |
Kevin beni Quagmire'in milenyum partisine çağırdı. Çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | كيفن طلب مني مرافقته لحفلة كواقماير ، انني متشوقة جدا |
Tıpkı şimdiki gibi, kafamdan omuriliğime kadar olan karıncalanma gergin ve heyecanlıyım demek. | TED | مثل الآن، هذا الوخز في فروة الرأس لأسفل عمودي الفقري يعني أنا متوترة ومتحمسة. |
Çok heyecanlıyım. Galiba kusacağım. Yapabileceğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | إنني متوترة ، أظن أنني سأتقيأ لاأستطيع المتابعة |
Yine yasal bir tiyatroda sahne aldığım için çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | أنا متحمّسة جداً لأن أعود إلى المسرح الشرعي مرة أخرى |
Pardon. Sallanan sandalye dolu bir odadaki kedi kadar heyecanlıyım. | Open Subtitles | آسفة، أنا متوتر مثل قطط في غرفة مليئة بالكراسي الهزازة. |
Hepimiz önümüzdeki birkaç ay boyunca aynı çatı altında olacağımız için heyecanlıyım. | Open Subtitles | لأول مره أنا متحمس بأننا جميعا سنكون تحت سقف واحد للشهرين المقبلين. |
Çok heyecanlıyım. Yağımı tutamadım. | Open Subtitles | أنا متحمسة للغاية، لم أتمكن من منع الزيت الخاص بى |
Ve çok heyecanlıyım. gergin ve heyecanlı. | Open Subtitles | وأَنا متحمّسُ جداً أيضاً أَنا متوتر، أَنا متحمّس |
Çok heyecanlıyım. Maaşımın düşmesine aldırmıyorum. | Open Subtitles | لايمكنني أن أخبرك كم أنا مسرور أنا لا أهتم بإنقطاع المرتب. |
Beyzbol sezonu başlıyor. Ben, gerçekten çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | موسم البيسبول سيبدأ، أشعر بالإثارة تجاه ذلك |
Hoş geldiniz. Hadi içeri girin. Evimizi göreceğiniz için çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | تفضّلا بالدخول، إنّي مُتحمّسة جداً لرؤيتكما شقتنا. |
Çocuklar ve ben havalimanına doğru yola çıkmak üzereyiz ve seni göreceğim için çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | الشباب وانا على وشك المغادرة للمطار وانا مسرورة جدا لرؤيتك |
Çok heyecanlıyım. Okulunuzun büyük bir hayranıyım. | Open Subtitles | أنا مُتحمسة جدًا، ومن أكبر المُعجبين بمدرستك |
Ben, bu yeniden paketleme konusunda heyecanlıyım. | Open Subtitles | أنا مُتحمس للغاية بشأن إعادة التغليف هذه |