Daha önce doğrudan meteor çarpan bir nükleer enerji santralini hiç duymamıştım. | Open Subtitles | إنني لم أسمع بمحطة طاقة نووية قد تعرضت لضربة نيزك من قبل |
Hazine Bakanlığı'nın gelecekten para bastığını hiç duymamıştım, sen duydun mu? | Open Subtitles | لم أسمع أن الخزينة تطبع المال في المستقبل هل سمعت أنت؟ |
Babama inanmadım, yalancı olduğundan değil ama bu hikâyeyi daha önce hiç duymamıştım. Ve annem bu hikâyeyi doğruladı. | TED | لم أصدق والدي، ليس لأنه كان كاذبًا، ولكنني لم أسمع هذه القصة مسبقًا. وقامت والدتي بتأييد القصة. |
Bu şehirdeki pek çok kişiyi tanıyorum ama Jules Amthor'u hiç duymamıştım. | Open Subtitles | انا اعرف العديد من الناس فى هذه البلدة ولكنى لم اسمع ابدا عن جولز امثور انه مجرد تخمين |
- Şimdiye kadar bu tür boklarla ilgili ne halt etmem gerektiğini hiç duymamıştım! | Open Subtitles | اكثر من هذا لم اسمع اللعنة على ما ستفعلة |
Daha önce "eğlenceli", "arkadaşlar" ve "parti" kelimelerini aynı cümlede kullandığını hiç duymamıştım. | Open Subtitles | لم أسمعك أبداً تستخدم الكلمات ممتع, أصدقاء , حفلة كلها في جملة واحدة |
Üzgünüm, sizi daha önce hiç duymamıştım. İsminizi tekrar söyler misiniz? | Open Subtitles | أخشى أني لم أسمع عنك أبداً ما اسمك ثانية؟ |
Onun müziğini severim, ama bu parçayı hiç duymamıştım. | Open Subtitles | أنا أحب موسيقاه لكنني لم أسمع هذه المقطوعة من قبل |
Bunu hiç duymamıştım. Ülser testi için üç gün yemek yemeyeceksin. | Open Subtitles | لم أسمع يوماً بذلك، عليك أن تصومي لثلاثة أيام لإجراء إختبار قرحة |
Dudaklarından öyle kelimeler çıktığını hiç duymamıştım. Bu kim olabilir? | Open Subtitles | بحياتي لم أسمع شيئاً كهذا من شفتيه من يمكن أن تكون ؟ |
Birinin, kızından Nicky gibi bahsettiğini hiç duymamıştım. | Open Subtitles | .لم أسمع أب يتكلم عن إبنته مثلما يفعل نيكي |
Bu lanetin kullanıldığını hiç duymamıştım. | Open Subtitles | لم أسمع أبداً أن هذه اللعنه قد تم تنفيذها على أحد |
Evet, bunu daha önce hiç duymamıştım! Bunu nezarethaneye götür. Sıradaki! | Open Subtitles | نعم أنا لم أسمع هذا من قبل خذوه للحجز التالي |
Yahudinin sokaklarda haykırdığı kadar tuhaf öfkeli ve ürkütücü bir ses hayatımda hiç duymamıştım. | Open Subtitles | لم أسمع كلمات شديدة الغضب أغرب وأعنف كالتى نطق بها الكلب اليهودي في الشوارع |
Bu şekilde adlandırıldığını hiç duymamıştım ama evet, sanırım öyleyim. | Open Subtitles | لم أسمع هذا قبلاً لكن شيء كهذا لكن, أجل أفترض هذا |
Bir Jaffa'nın bayıldığını hiç duymamıştım, senin için hiç konuşmayalım. | Open Subtitles | مع ذلك، لم اسمع مسبقاً بأن أحد من الجافا غاب عن الوعي |
Bir kurşun yarasının acısız yapılabileceğini hiç duymamıştım. | Open Subtitles | أنا لم اسمع ذلك من قبل .. ليس من المؤلم جعل علامة للندبة |
Costa Luna'yı hiç duymamıştım. Ya sen, Brookie? | Open Subtitles | انا لم اسمع ابدا عن كوستا لونا هل سمعت بروكي؟ |
Pazar gezintisi, bunu sevdim. Bunu hiç duymamıştım senden. | Open Subtitles | يروقني ذلك، لم أسمعك تستخدم ذلك المصطلح من قبل |
Bu kadar geniş kütüphanesi olan bir kadını hiç duymamıştım. | Open Subtitles | لم يسبق لي أن سمعت بإمرأة لديها هذا القدر من الكتب |
Daha önce küfür ettiğini hiç duymamıştım, Amanda. | Open Subtitles | لم أسمعكِ تلعنين من قبل |
Tam burada ama o kelimeyi kullandığını hiç duymamıştım. | Open Subtitles | هذا هو لكني لم أسمعها أبداً تلقبّه بذلك |
Bu ifadeyi daha önce hiç duymamıştım. | Open Subtitles | أنا ليس لي مسموع هذا التعبير قبل ذلك. |
GPS'in yönleri karıştırdığını hiç duymamıştım. | Open Subtitles | لمْ يسبق أن سمعتُ عن مُحدّد مواقع يقوم بعكس الإتجاهات. |
Onunla tanışmadan önce hiç duymamıştım. | Open Subtitles | ولم أسمع ,بها من قبل الا عندما التقيت بها. |
Bu gülüşü hiç duymamıştım. Hoşuma gitmedi. | Open Subtitles | لم يسبق أن سمعت هذه الضحكة لست مطمئن لهذا |
Özür dilerim. Daha önce o dini hiç duymamıştım. | Open Subtitles | أستسمحكم عذرا لم أسمع قط بهذه الديانة |