Hücre tahribatını yavaşlatan bir tedavi. Ama hiç hoş olmayan yan etkileri vardır. | Open Subtitles | علاج يبطئ دمار الخلية لكن هناك آثار جانبية غير سارة |
Ve o yer hakkında hiç hoş olmayan anılarım var! | Open Subtitles | ولدي ذكريات غير سارة للغاية لهذا المكان. |
Seni geçen hafta Southfork'ta görmek kuşkusuz hiç hoş olmayan bir sürprizdi. | Open Subtitles | واثق أنها مفاجأة غير سارة لرؤيتكَ فى "ثوثفورك" الأسبوع الماضي |
Miranda o anda donup kalırken Charlotte da hiç hoş olmayan bir sürprizle karşılaştı. | Open Subtitles | بينما توقفت (ميراندا) للتفكير واجهت (تشارلوت) مفاجأة غير سارة |
Hayır, Callie hiç hoş olmayan bir şekilde haber vermiş. | Open Subtitles | كلا، (كالي) اتصلت بها في الحقيقة بطريقة غير سارة |