Ama bilmenizi istiyorum, Stan'in bu işle hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | لكني أريدك أن تعرف بأن ستان ليس له علاقة بالأمر |
Çiftlikle hiçbir ilgisi olmayan bir konu için geldiğimizden dolayı bizi bağışlayın. | Open Subtitles | اغفر لنا مجيئا هنا، الأمر ليس له علاقة بالمزرعة |
Bunun Florine'le hiçbir ilgisi yok. Burada iş yapmaya devam etmeliyim. | Open Subtitles | ليس لـفلورين أي علاقة بهذا لازلت أحتاج العمل في هذه القرية |
Şimdi göreceğiniz tepkime tamamen zihinsel çabayla oluşturuldu ve ışıklandırmayla hiçbir ilgisi yok. | TED | فالاستجابة التي سترون مدفوعة بالكامل بالمجهود الذهني وليس لها علاقة بتغير مستوى الإضاءة |
Belki de, bu olayın Artie'nin büyülü şeyleriyle hiçbir ilgisi yoktur. | Open Subtitles | اراهنك بعشرة دولارات لدولار بان هذا لا علاقة له بخرافات آرتي |
Bu kağıt parçasının demokrasi ile hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | هذا الجزء من الإزدراء ليس له علاقة بالديموقراطية |
Fantezi kısmının ise seninle hiçbir ilgisi yoktu. | Open Subtitles | لذا ، ذلك الجزء الخيال ليس له علاقة بك على الإطلاق |
Eminim bunun babanın gitmesiyle hiçbir ilgisi yoktu. | Open Subtitles | أنا متأكدة أن هذا ليس له علاقة بمُغادرته |
Bunun milyonlarca erkekle hiçbir ilgisi yoktu. | Open Subtitles | الأمر لم يكن له علاقة أبداً بالمليون شخص |
Bakın, bu görevi suistimal suçunun benimle hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | انظر , ليس لي أي علاقة بالإحتيال الذي خطر لك |
Bence depoda olanlarla hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | والآن لا أعتقد أن له أي علاقة بما حدث في المخزن |
Yani diyorsunuz ki sitenin çalıştırılmasıyla hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | إذن لم تكن لديه أي علاقة مع تشغيل الموقع؟ |
Kaldı ki işaretlediğim ırksal kimliğin genlerimle hiçbir ilgisi yoktu. | TED | ومهما كانت هويتي العنصرية التي أختار فليس لها علاقة بجيناتي. |
Sadece sizin işinizin filmlerle hiçbir ilgisi yok! | Open Subtitles | فيما عدا أن الكثير من أعماله لم تكن لها علاقة بأفلامك |
Bir film var. Sizinle hiçbir ilgisi olmayan bir film izliyorsunuz. Veya insanlar böyle düşünüyor. | TED | انها كفيلم. فانت ترى فيلماً لا علاقة له بك اطلاقا. أو هذا هو وصف المرضى له. |
Gitmemin dün geceyle hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | رحيلي ليس له علاقه بليلة الأمس. |
Bizimle hiçbir ilgisi olmayan saçmalıklar yüzünden adamı suikast silahlarıyla avlamamızı mı istiyorsun? | Open Subtitles | أتريدين منّا اصطياد هؤلاء الرفاق ببندقيات ؟ لأمر ما قمتِ أنتِ بفعله ليس لنا علاقة به ؟ |
Kocanla aranda her ne oluyorsa benimle hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | أياً كان ما يدور بينكِ وبين زوجكِ ليس له علاقةٌ |
Ve evet, bazı şeyler yaşıyoruz ama bunların burada yapmak istediklerimle hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | ونعم , نحن نمر بوقت عصيب لكن ليس لهذا اي علاقة بما اريد فعله هنا |
Andy'nin ölümüyle hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | هي ما كَانَ عِنْدَها أيّة علاقة بموتِ أندي. |
Benimle hiçbir ilgisi yok. Ben izlemedim bile. | Open Subtitles | لم تكن لي أية علاقة بالأمر لم أتفرج حتى |
Ama bunun dışında onun kaybolmasına... neyin sebep olduğu veya kaybolduğu... sırada neler olduğunun benimle hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | وبالرغم من ذلك ، لم تكن لي علاقة بما تسبب في حادثة اختفائها |
Bunun, bu dava ile hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | هذا ليس له اي علاقة بهذه المحاكمة |
Politikayla ya da seçimlerle hiçbir ilgisi yoktu. | Open Subtitles | لم يكن له شأن في السياسة او الانتخابات |
Yaptığım şeyle hiçbir ilgisi yoktu. | Open Subtitles | لَيْسَ لهُ شيء يمكن عمله مَع ما أنا عَمِلتُ. |
Televizyondaki haberlerin eğlenceyle hiçbir ilgisi yok mu? | Open Subtitles | القرارات التي تَدْخلُ الأخبارَ لَيْسَ لهُ علاقة بالترفيهُ؟ |