Senin de onlara sahip olmaman için hiçbir neden yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب يمنعكِ من الحصول على هذه الأشياء أيضاً |
Bilirsin, en sol şeritte olmamamız için hiçbir neden yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب لا يجعلنا لا نكون في ممر الطواريء |
Kalmamız için hiçbir neden yok artık amacımı yerine getirdim. | Open Subtitles | لا يوجد سبب لبقائنا بما أننى قد أنهيت مهمتى |
Tıpta garanti bir şey olmadığını anlamalısınız... ama bir kalp sesi işittiğimiz sürece... bu bebeğin sağlıklı olmaması için hiçbir neden yok. | Open Subtitles | هل تفهم ذلك, ليس هناك ضمانات بالطب لكن نستطيع أن نتأكد بمكان نبض القلب ليس هناك سبب لنتأكد أنه سيكون بصحة جيده |
Bu gece ajan gibi davranmamamız için hiçbir neden yok. | Open Subtitles | ليس هناك سبب لانستطيع أنا وأنت أن نصبح جواسيس الليلة |
Bu değişimin gerçekleşemeyeceğine inanmak için hiçbir neden yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب منطقى لعدم حدوثعمليةالتبادل. |
Gerçekte kim olduğumuzu ve nereye gittiğimizi anlamamamız için hiçbir neden yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب يمنعنا من فَهْم حقيقة من نحن و أين نحن ذاهبون |
Seninle benim iş yapmamamız için hiçbir neden yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب يمنعني انت و أنا من العمل سوية |
Eğer olursa ki olmaması için hiçbir neden yok. | Open Subtitles | وإذا نجحنا, بصراحة لا يوجد سبب يمنع النجاح. |
Annene söylemek için hiçbir neden yok. | Open Subtitles | ولا يعني انها حصلت عليها لا يوجد سبب لتخبري والدتك |
O halde bu dövülmüş küçük çocuğu sağ bırakmak için ortada hiçbir neden yok, değil mi? | Open Subtitles | حسناً, اذن لا يوجد سبب للإبقاء على حياة هذا الفتى, أليس كذلك ؟ |
Eğer metotlarla ilgili endişelenmekten vazgeçersen ikimizin onu yenmemesi için hiçbir neden yok. | Open Subtitles | لكن إن كان بإمكانك ان تتجاهل، شكوك حول الأساليب لثانية واحدة، لا يوجد سبب يمنعنا من القضاء عليه، |
Bu işler için konsantre olman için hiçbir neden yok artık. | Open Subtitles | ليس هناك سبب لَك إلى إستمرّْ بهذا العملِ مطلقاً. |
Git hadi. İkimizin de ölmesi için hiçbir neden yok. | Open Subtitles | ليس هناك سبب يجعلنا نُقْتَل نحن الإثنان. |
Taşınmamız için hiçbir neden yok. Aman Tanrım. Alexis geldi. | Open Subtitles | ليس هناك سبب يدفعنا للإنتقال ،ياإلهي "أليكسس" أتت هنا للتو |
Olabilir. Yani bu işte kimlerle birlikte olduğunu anlatması için hiçbir neden yok. | Open Subtitles | لربما، والذي يعني بأنه ليس لديه سبب بالتأكيد لإخبارنا من أيضاً متورطٌ معه بهذا |
Ondan daha başarılı olmamanız için hiçbir neden yok. Neyiniz var sizin çocuklar? Yeterince çabalamıyorsunuz. | Open Subtitles | ليس هناك من سبب أن لا تكونوا أفضل منه ما الذي دهاكم أيها الفتية؟ |
Mimarinin geride kalıp, basitin aldatıcı dünyasını göstermesini gerektiren hiçbir neden yok. | TED | لا يوجد أي سبب أن تخجل العمارة أو ان تقدم عالما وهميا بسيطا |
Bu dünyada onun iyi bir kız olması için hiçbir neden yok. | Open Subtitles | لا سبب تماماً يدفعها لتكون لطيفة |
- hiçbir neden yok. | Open Subtitles | - لا سبب على الأطلاق |