meyva suyu içmenin nasıl olduğunu hissetmelerini sağlıyorum yaptığın yanlış. | Open Subtitles | جعلتهم يشعرون كما لو أنهم يستطيعوا يشربون العصير هذا خاطئ |
Biz aslında insanları kendileri hakkında iyi hissetmelerini sağlamaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نحاول في الواقع لجعل الناس يشعرون بالرضا عن أنفسهم. |
Diğeri, insanların sadece güvende hissetmelerini sağlayıp farketmemelerini ummak. | TED | أو الثانية، يسطيعون أن يجعلوا الناس فقط يشعرون بالأمان و التمني بأنهم لن يتنبهوا. |
ön bilgi vermek istemeyiz. Onların gücü hissetmelerini isteriz, | TED | بمفهوم للقوة، أردناهم أن يشعروا بالقوة، |
Ama ben insanların yaptığım işi içgüdüleriyle hissetmelerini istiyordum, çünkü bende içimden geleni resmediyordum. | TED | ولكني أردت الناس فعليا أن يشعروا أعمالي من صميمهم، لأني رسمتها من الصميم. |
Ama onları konuşmaya teşvik ediyorum ve dinlemeye devam ediyorum çünkü onların acı çekerken yalnız hissetmelerini istemiyorum. | TED | لكني أستمر في تشجيعهن على التحدث، وأستمر في الاستماع لهن، لأنني لا أريد أن يشعرن بالوحدة في معاناتهن. |
Bence, benim yaptığım insanların kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlamak. | Open Subtitles | أعتقد ما أنا ناسُ صنعِ يَشْعرونَ بالتحسّن حول أنفسهم. |
Geleceği tehlikede de olsa, hâlâ annelik görevini yapıyor çocuklarının rahat hissetmelerini sağlıyordu. | Open Subtitles | حتى عندما كان مستقبلها مهدد بالضياع ..لا زالت تعرف أن واجب الأم هو جعل الطفلين يشعران بالراحة |
Şirketler, çalışanlarının zaman içinde daha az baskı altında hissetmelerini sağlayabilir mi? | TED | هل هناك أي شيء يمكن للشركات فعله لجعل موظفيها يشعرون بضغط وقت أقل ؟ نعم. |
Bu işteyim, çünkü insanların daha iyi hissetmelerini sağlamak istiyorum. | TED | درست هذا التخصص لأنني أردت أن أساعد الناس يشعرون بشعور أفضل |
Kötü hissetmelerini sağlamış olmalıyım ki parayı almadan çekip gitmişler. | Open Subtitles | و أظن أننى جعلتهم يشعرون بذنبهم لأنهم رحلوا و تركوا النقود |
HEK olduğunda adamlarını korudun cesurca davranacak kadar kendilerini güvende hissetmelerini sağladın. | Open Subtitles | عندما كُنت قائدة طيران لقد حميت رجالك جعلتيهم يشعرون بالأمان كفاية ليكونوا شُجعان |
İyi hissetmelerini sağlamak benim işim. | Open Subtitles | أن كليهما دفعوا من أجل الجنس انه عملي أن أجعلهم يشعرون بشعور جيد |
Sizin gibi kadınların kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlayan bir hizmetimiz var. | Open Subtitles | لدينا خدمه لجعل النساء أمثالك يشعرون شعورا أفضل |
Makul bir sebeple bile olsa, kandırılmış hissetmelerini istemeyiz, değil mi? Hayır, hayır. | Open Subtitles | لا نريدهم ان يشعروا بالغش حتى ولو كان السبب انسانى |
Evet, ben de onların benim burada hissettiğim mutluluğu hissetmelerini istiyorum. | Open Subtitles | .... أجل, أريد من أجلهم أن يشعروا القناعة التي أشعر بها... |
Güvende hissetmelerini bekleyip bunu ellerinden alıyor. | Open Subtitles | انه يريدهم ان يشعروا بالامان قبل ان يأخذ هذا منهم |
Hayır, daha da kötüsü, benim duyduğum acıyı hissetmelerini istiyorum çünkü açıkçası başka hiçbir şeyim kalmadı. | Open Subtitles | أريدهم أن يشعروا بمدى ألمي لأنه في الحقيقة هذا ماتبقى لدي |
Zaten şimdiye kadar bir sürü şey atlattılar, kendilerini güvende hissetmelerini istiyorum. | Open Subtitles | لقد فعلوا اشياء عدة وانا اريدهم ان يشعروا بأمان |
Kızları kestiğimizi ve kontrol ettiğimizi gördüm; cahil kalmalarını sağladığımızı, veya çok zeki oldukları için kendilerini kötü hissetmelerini sağladığımızı. | TED | و رأيت أننا نختن الفتيات و نتحكم بهن ونبقيهم أميين أو نجعلهن يشعرن بالسوء في كونهن ذكيات |
Kadınların genç ve güçlü hissetmelerini sağlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا احاول جعل النساء يشعرن بالشباب والقوة. |
Sadece onların evlerindeymiş gibi hissetmelerini sağlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا كُنْتُ فقط أُحاولُ جَعْلهم يَشْعرونَ في البيت. هو لطيفُ في الحقيقة سَيكونُ عِنْدَهُ هم هنا. |
- Kötü hissetmelerini sağla. | Open Subtitles | -اجعلهم يشعران بالحزن |