Ama birisi silahımı aldı çünkü benim ne kadar iyi bir avcı olduğumu hissetmişti. | Open Subtitles | لآكن احدهم اخد سلآحي بعيداً لآنه احس كم سأكون صياداً بآرعا |
Hatırladığım kadarıyla hemen dizlerinin üzerine çöktü çünkü geleceğini hissetmişti. | Open Subtitles | وقال لي إنه اضطر أن يركع بسرعة، لانه احس ان اللقطة قادمة |
Çok kötü hissetmişti bu yüzden durumu düzeltmek istedi. | Open Subtitles | لقد شعر بشكل سئ , لقد اراد ان يصلحها |
Gerçek şu ki suçlu hissetmişti. | Open Subtitles | لقد شعر بالذنب في الحقيقة. |
Bir çok insan öyle hissetmişti ama 11 Eylül'den sonra herkes askere yazıldı, sen yazılmadın. | Open Subtitles | أجل، ولكنّ كثيرًا من النّاس الذين شعروا هكذا استُدعوا مُجدّدًا بعد أحداث سبتمبر، على عكسك. |
Eminim ki etrafımdaki herkes böyle hissetmişti. | Open Subtitles | وأنا متيقنة أن جميع من حولي "قد شعروا بنفس الإحساس |
Acaba Frankie de kendini böyle özel biri gibi mi hissetmişti? | Open Subtitles | تسائلت إذا كان فرانكي قد أحسّ بهذا ؛ خصوصاً |
Mark Mack'de tünel üstüne çökerken böyle hissetmişti. | Open Subtitles | هذا ما شَعرَ بِهِ ماك حينما انهارَ عليهِ نفَقُك |
Gerçeği baştan hissetmişti. | Open Subtitles | أعنى ، اننى احس الحقيقة |
Evet,Tom ve Lynette'de aynı şekilde hissetmişti. | Open Subtitles | (أجل ، أنا متأكد أن (توم و(لينيت) شعروا بنفس الشئ |
Bunu hissetmişti. | Open Subtitles | أعنى أحسّ بهذا. |
Sizce utanmış mıydı, yoksa sizin utandığınızı mı hissetmişti? | Open Subtitles | {\pos(200,230)} أتعتقدين بأنه كان يشعر بالخزي أو أحسّ بشعورك بالخزي؟ |
Patterson böyle olduğunu hissetmişti. | Open Subtitles | Patterson شَعرَ ذلك ما كان يجري. |