Bu, söylenecek hoş bir şey değildi. Beni iyi hissettirmek için tasarlanmadı. | Open Subtitles | لم يكن هذا شيء جميل لتقوله ولا يجعلني أشعر أنني بحالة جيدة |
Bunlar eski dostlar. Vücut dili çok hoş bir şey. | Open Subtitles | يبدو أنهم أصدقاء قدامى لغة العضلات شيء جميل |
İnsanların senin için hoş bir şey yapmalarına niçin izin vermiyorsun? | Open Subtitles | أعني، لمَ لا تسمحي للناس فقط أن يقوموا بشيء لطيف لأجلك؟ |
Ama, eşyalarımı açtıktan sonra, senin için hoş bir şey yapmak istedim. | Open Subtitles | بعد تفريغ الصناديق أردت القيام بشيء لطيف لك |
Bu söylediğin hoş bir şey değil. | Open Subtitles | هذا ليس شيئاً جميلاً لتقوليه, اليس كذلك ؟ |
Seni yalnız bırakmam için böyle söylüyorsun Hâlâ aklına benim için söylenecek hoş bir şey gelmiyor mu? | Open Subtitles | ما زلت لا تستطيع قول اي شيء لطيف عني ما رأيك لو تدعينني أنام وافكر بذلك؟ |
Evet, ama bir konsolos kızı olmak da hoş bir şey olsa gerek. | Open Subtitles | نعم على ما اعتقد لابد انه شىء رائع ان تكونى ابنه مستشار |
Bir şeyler görüyorum. Bu oldukça hoş bir şey. İşte bu. | Open Subtitles | هذا هو الدكتور يعطيني شيئا |
hoş bir şey olmasa gerek. Yardıma ihtiyacı var. | Open Subtitles | لا أظنه شئ جيد إنه بحاجة لعوننا |
hoş bir şey. | Open Subtitles | كم أنت جميلة |
Bak, onun için hoş bir şey yaparsan belki ben de senin için yaparım. | Open Subtitles | إنظر، لو فعلت شيء لطيف معه ربما سأفعل شيئا لطيفا معك |
Beni istediğini biliyorum." gibi hoş bir şey söylerdin. | Open Subtitles | أنت كنت ستذهب إليها وستقول شيء جميل مثل أنت كنتِ تنظرين إلي وأعرف أنكِ تريديني |
Ne kadar hoş bir şey. Tüm kemiklerini kıracak olmam çok yazık. | Open Subtitles | يا لها مِنْ شيء جميل يؤسفني أنْ أضطرّ لتحطيم عظامها |
- Yok, hoş bir şey yapmışsın ama barda yardıma ihtiyacın var mı da? | Open Subtitles | أنه شيء جميل لفعله. أعني، هل تريد مساعدة في الحانة؟ |
Mahkumlardan birini, arkadaşlarımdan birini, hasta yatağından ölümüne kadar izledim. Diyebilirim ki, hiç de hoş bir şey değildi. | TED | الآن،تصادف أنني كنت ألاحق أحد زملائي السجناء، وأحد من أصدقائي، من سرير مرضه حتى الموت، ويمكن أن أقول لكم أنه لم يكن شيء جميل على الإطلاق. |
Kutlamak için hoş bir şey yapmak istiyorum. | Open Subtitles | انا فعلا أريد ان اقوم بشيء لطيف للاحتفال |
Çok hoş bir şey değildir. | Open Subtitles | وهو لَيسَ بشيء لطيف |
Bu Bay Stockton'un grubunun onu hastanede ziyaret edebilmesi için izin formu, böylece Dr. Miller onun için hoş bir şey yaptığımı görüp mutlu olacak. | Open Subtitles | استماره تتيح لفرقة السيد (ستوكتون) أن تأتي لزيارته لتسعد الدكتوره (ميلر) إنك قمت بشيء لطيف من إجلها |
Belki sana hoş bir şey getiririm. | Open Subtitles | ربما لاحقاً سأحضر لك شيئاً جميلاً |
Sana hoş bir şey göstereyim mi? | Open Subtitles | دعني ارك شيئاً جميلاً |
Eğlendiğim ve hoş bir şey yaptığım için özür dilerim. | Open Subtitles | أعتذر لأني حظيت بالمتعة ، ولإقامة شيء لطيف |
Bence bu önemli. Anılarınız olması hoş bir şey. | Open Subtitles | أظن هذا شيئاً هاماً شيء لطيف أن تصنع بعض الذكريات |
Sonuç ne olursa olsun, bizim için kendini riske atması hoş bir şey. | Open Subtitles | حسنا , أيا كان سيتجه الأمر انه شىء رائع أن يفعل هذا من أجلنا |
Bu oldukça hoş bir şey. İşte bu. Doktor bir şeyler veriyor. | Open Subtitles | هذا هو الدكتور يعطيني شيئا |
hoş bir şey olmasa gerek. Yardıma ihtiyacı var. | Open Subtitles | لا أظنه شئ جيد إنه بحاجة لعوننا |
hoş bir şey. | Open Subtitles | كم أنت جميلة |
Bunun pek hoş bir şey olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | الآن، أنا أعرف أن هذا ليس شيئا لطيفا |