Ve başkalarına acı çektirmemek için yeterince hoşgörü ve olgunluğa ulaşmaya çalışacaksın. | Open Subtitles | وبعد ذلك سيجب عليك ان تجد بعض الحكمة والتسامح ليس لكى تسبب المعاناة للاخرين |
Ölmek istemiyorum ama ölürsem, özgürlük, dini hoşgörü ve vatanıma duyduğum sevgi için öleceğim. | Open Subtitles | لا أريد أن أموت، لكت إن مت.. فسيكون ذلك في سبيل الحرية والتسامح الديني ومن أجل حب وطني |
Faaliyet alanımızı, namus cinayetlerinin ötesine, gelirlerdeki eşitsizlik, çevre, etnik ilişkiler, dini hoşgörü ve şefkat hakkında konuşarak genişlettik. | TED | وقد سلطنا الضوء على ما وراء جرائم الشرف وتحدثنا عن عدم المساواة في الدخل، عن البيئة، العلاقات العرقية والتسامح الديني والرحمة |
Çünkü bu ülkenin ahlaki omurgası eşcinsellere gösterilen aşırı hoşgörü ve küstah tahammüller yüzünden zayıflatıldı. | Open Subtitles | ذلك لأن العمود الفقري الأخلاقي في هذا البلد قد تم اضعافه وذلك ضمن مواقفهم المتساهلة معهم والتسامح بلا حرج للمثيلين جنسياً |