"howard'ın" - Translation from Turkish to Arabic

    • هاوارد
        
    • هاورد
        
    • هوارد
        
    Howard'ın anlaşmayı sonlandıracağını anlamış. Open Subtitles هو يُمْكِنُ أَنْ يَرى هاوارد كَانَ سيَضِعُ حدّاً للصفقةِ.
    Şu anda bu konuda endişeli olsa da olmasa da bu, Howard'ın huzurlu olması için benim ona hediyem. Open Subtitles انها هديتي إلى هاوارد لراحة باله سواء أَو لم يكن قلقا في هذه اللحظة
    Umarız ki Howard'ın resimleri, bilim adamlarına belki kendi başlarına hiç dalamayacağı resifi araştırmalarına yardım eder. Open Subtitles نتمنّى بأنّ صور هاوارد تجعل العلماء يستكشفون الشعاب بأنّهم قد لا يكونون قادرون على الغوص على الحبل
    Onca yıl, nasıl olur da bana evlatlık verilmeni Ajan Howard'ın ayarladığını söylemezsin? Open Subtitles كل هذه السنوات، كيف لم تقل لي ان العميل هاورد هو رتب اعتمادك
    Aslında Cambell Çorba Howard'ın ününü kazandığı yerdi. TED لأن عمل هاورد لشركة كامبل هو من صنع شهرته.
    Cliff Howard'ın şüpheli teşhis sırası da dünkü gibi mi yapılmıştır sence... Open Subtitles أجل؟ أتعتقدين بأن طريقة كليف هوارد مماثلة لتلك التي عرضت علي البارحة؟
    Hani, merhum Albay Howard'ın kör bir dışkı tarafından, ölesiye sopayla dövüldüğünü söylemişti Open Subtitles ان المرحوم كولونيل هوارد قد ضُرِب حتى الموت ببراز خشن ؟
    Çünkü sen buralarda olmaya devam ettikçe Howard'ın geleceği olmayacak. Open Subtitles لإنه طالما أنك حول هاوارد فسيكون خارج الإرادة
    Sen Penny'le çadırda sevişirken ben de burada oturup, Howard'ın bir kaktüsün ırzına geçmesini izlerdim. Open Subtitles أنت و بيني تمارسان الجنس في الخيمة بينما أجلس أنا في الخارج لأشاهد هاوارد و هو يلتقط الصبار
    Katherine Howard'ın size, altın bir kolye ve hoş bir kep hediye ettiğine dair kanıtlarımız var. Open Subtitles لدينا بعض الأدلة بأن كاثرين هاوارد أعطتك سلسلة ذهبية, وكأس فاخرة كهدية
    Sadece emin olmam gerek Howard'ın istediklerimizi yapacağından. Open Subtitles فقط تأكدي ان هاوارد شخص يمكن الوثوق به ليقوم بكل ما نأمره به.
    Randall Howard'ın yakında çıkacak kitabında başkanlık seçimleri sırasında Andrew'la olan ilişkinin seçmenleri kandırma amaçlı bir yalan olduğu yazıyormuş. Open Subtitles راندل هاوارد الكتاب القادم يَدّعي علاقتُكَ مَع أندرو أثناء الحملةِ الرئاسيةِ كَانَ كذبة اخترعتها لتَضليل الناخبين.
    Nez Howard'ın kızı gibidir, bu da benim kız kardeşim olduğu anlamına geliyor. Open Subtitles كل الاحترام الواجب, نيز هو مثل ابنة هاوارد, ممايعني أنها كأخت لي
    Howard'ın, Albay Brady'nin, Charles Darwin'in ya da bu salonda oturan herkesin, hatta sizin de efendim düşünme hakkı olduğunu kabul ettirmeye çalışıyorum. Open Subtitles فى مسالة أخلاقية إننى أحاول أن "أتبين أن " هاوارد "أو كولونيل " برادى "أو " تشارلز داروين
    Howard'ın yaptığı, gıda endüstrisinin sizi mutlu etme konusundaki düşüncesini kökten değiştirdi. TED الذي فعله هاورد أنه غير الطريقة التى يفكر بها العاملون بصناعة الأغذية من الأساس الطريقة التي تجعلكم سعداء
    Howard'ın yaptığı üçüncü ve belki de en önemli şey, Platonik yemek algısına karşı gelmesiydi. TED الشئ الثالث الذي فعله هاورد , ربما الأكثر أهمية, أن هاورد تصدى لنظرية الطبق الأفلاطوني.
    Şimdi Howard'ın torunları var ve eşiyle haftada bir salon dansı dersleri alıyorlar. TED إن هاورد جد لحفَدةٍ صغارٍ الآن، ويتلقى دروسًا أسبوعية في قاعة رقص بصحبة زوجته.
    Henry Gerber adında, Howard'ın hapishaneden tanıdığı bir adamın. Open Subtitles رجل أسمه هينري كيربير تعرف عليه هاورد في السجن
    Howard'ın şişme ihtimaline karşı, herkes ona göz kulak olsun. Open Subtitles كلكم ضعوا أعينكم على هاورد في حال بدأ ينتفخ
    Bak bu, Howard'ın çocukları Dünya Kupası'na götürdüğü zaman çekilmiş. Open Subtitles هذه في السنة التي أخذ فيها هوارد الطفلين لحضور مباراة كأس العالم
    Howard'ın bürosuna, elinde Napolyon dönemindeki savaşlarla gidecek olursan, seni akıl hastanesine kapatır. Open Subtitles ^اذهب الي مكتب^ هوارد مع حرب نابليون و سيعطيك اجازه مرضيه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more