Diyet kola, sarımsaklı humus, ve yeni TV Rehberi, varsa tabi. | Open Subtitles | صودا الحمية وسلطة الحمص بالثوم ودليل التلفاز الجديد إن كان لديكِ |
- Çikletimin olup olmadığını sordun çünkü nefesinin humus gibi koktuğunu düşünüyordun. | Open Subtitles | -طلبت منّي قطعة علكة لأنك كنت تظن أن رائحة نفسك مثل الحمص. |
İki milyon dolar diyorum size ömür boyu yetecek kadar humus tamam mı? | Open Subtitles | بيف، أنها 2 مليون دولار. هذا يكفى مؤونة سنة كاملة من الحمص |
Burada humus'ta, tamamen imha edilmiş Baba Amr adında bir mahalle var. | TED | هناك حي هنا في حمص يدعى حي بابا عمرو تم تدميره بالكامل. |
Savaşın altı yılının ardından humus şu anda yarısı yıkılmış bir şehir. | TED | بعد ست سنوات من الحرب، حمص هي الآن مدينة نصف مدمرة. |
2015'in sonlarında yapılan ateşkesten bu yana, humus'un büyük bir kesimi aşağı yukarı sakin. | TED | منذ وقف إطلاق النار في أواخر عام 2015، باتت أجزاء كبيرة من مدينة حمص هادئة نوعا ما. |
Biliyor musun? Şuradaki insanlar humus tabaklarını bitirdi galiba. | Open Subtitles | أعتقد بأن هؤلاء الناس هناك منتهين لتوهم من طبق الحمص |
humus yemeği mi tercih edersin yoksa beni daha tenha bir yere götürmeyi mi? | Open Subtitles | هل تود أن تأكل الحمص أو تأخذني إلى مكان هاديء |
Hastalanmalarına değil de, yedisinin birden humus yediklerine şaşırdım. | Open Subtitles | أنا لست متفاجئة أنهم مرضوا أنا مندهشة ان سبعة أطفال جربوا الحمص |
Hastalanmalarına değil de, yedisinin birden humus yediklerine şaşırdım. | Open Subtitles | أنا لست متفاجئة أنهم مرضوا أنا مندهشة ان سبعة أطفال جربوا الحمص |
On ilk sınıf öğrencisi, bir içki fıçısı ve bir oyun masası üzerindeki bir küvet dolusu humus, bir parti değildir. | Open Subtitles | وصحن من الحمص على طاولة ليست بحفلة إنها مأساة |
Yo, yo, onu tanıyorsun kumral, kıvırcık saçlı ve humus gibi kokuyor. | Open Subtitles | لا, لا, لا, انت تعرف ذلك الرجل لونة برتقالى, شعرة مجعد, رائحتة مثل الحمص |
Yani tabii, İsrailliler de humus yapar ama bizden almışlardır. | Open Subtitles | اعنى ,نعم , الاسرائيلين لديهم الحمص , لكنهم اخذوه منّا نحن |
İsrailli, evli bir kadın sana humus getiriyor yani? | Open Subtitles | متزوجه اسرائيليه من يجلب لها اكثر من الحمص ؟ |
Geçen gün ona hamile kaldığından beri hafiften humus gibi, kokmaya başladığını söyledim, ve sanki kötü adam benmişim gibi davrandı. | Open Subtitles | مثل , الايام الاخري , قولت لها منذ مرحله الحمل رائحتها مثل حبات الحمص قليلاً تظاهرت بأني رجلاً سيئاً |
Sana güvenmiyoruz çünkü çorbanda humus ya da kertenkele olabilir. | Open Subtitles | لا يمكننا أن نثق بك بصنع الحسا بدون وضع حمص مطبوخ أو أحشاء سحالي فبها هذا يبدو مزيج جيد |
Ama bana yok! Her gün humus ve pita! Ve bazen de, haftada bir, azıcık nohut köftesi! | Open Subtitles | لكن ليس أنا ، دائماً آكل حمص وطعمية وأحياناً مرة في الأسبوع القليل من الفلافل |
Balıklı Börek orada olacak. Matzah. Hatta humus da. | Open Subtitles | سيكون هناك سمك محشي وخبز غير محمص وحتى حمص |
humus'un en yakın dostlarımdan olduğunu bile söyleyebilirim. | Open Subtitles | سأذهب إلى ابعد من ذلك وأعتبر ان حمص من افضل اصدقائي |
Pide, humus, tempeh ve tofu. | Open Subtitles | لدينا , بيتا , حمص , فحم , توفو |
Amin, koruma görevlilerine biraz humus ver. | Open Subtitles | أمين أحضر إثنان حمص للاصدقاء من الشاباك |
Topraktaki humus sayesinde. | Open Subtitles | إنه حمض الهيوميك الموجود في الطين. |