Ok beşinci ve altıncı kaburgalar arasından girmiş, büyük olasılıkla sol karıncığı delmiş, bu da iç kanamaya neden olmuş. | Open Subtitles | دخل السهم في الفضاء وربي بين الأضلاع الخامسة والسادسة، على الأرجح ثقب البطين الأيسر، مما تسبب في نزيف داخلي شديد. |
Bir şekilde adamın kan dolaşımına girmişler, yoğun iç kanamaya neden olmuş. | Open Subtitles | لقد دخلوا بطريقة ما لمجرى دم هذا الرجل سببوا نزيف داخلي هائل |
Bir şekilde adamın kan dolaşımına girmişler yoğun iç kanamaya neden olmuş. | Open Subtitles | لقد دخلوا بطريقة ما لمجرى دم هذا الرجل سببوا نزيف داخلي هائل |
İç kanamaya dair başka bir bulgu göremiyorum. | Open Subtitles | لا أرى اي علامات اخرى على النزيف الداخلي |
Bu siddetli bir karin agrisina, bazi durumlarda da iç kanamaya sebep olur. | Open Subtitles | ... انه انه يصيب المعدة بالامراض واحياناً النزيف الداخلي |
Her biri, istemeden de olsa, bir ilaç etkileşimi yaratır. Bu da, olağanüstü durumlarda, böbrek yetmezliğine, karaciğer hasarına veya iç kanamaya yol açabilir. | TED | قام كل منهم بدون قصد بإحداث تفاعل دوائي، يمكنه في حالات شديدة أن يؤدي إلى قصور كلوي؛ قصور كبدي؛ أو نزيف داخلي. |
Baştaki yara iç kanamaya sebep olmuş, ancak ölüm ani değilmiş. | Open Subtitles | إن الإصابة في الرأس أدت إلى نزيف داخلي و لكن الوفاة لم تكن فورية |
Düşük kalibreli iki kurşun iç kanamaya neden olmuş. | Open Subtitles | رصاصتان من عيارٍ منخفض تسببت في نزيف داخلي |
Kaza iç kanamaya neden olmuş ve böbreğine zarar vermiş. | Open Subtitles | ،تسبب الحادث في نزيف داخلي و تلف في الكلى |
Dalağından vurulduğun için bu iç kanamaya sebep oldu ve böbreklerin iflas etti. | Open Subtitles | هل تعرض لطلق ناري في الطحال، مما تسبب في نزيف داخلي والفشل الكلوي الحاد. |
İyi benzetmişler ama tomografisinde hiçbir iç kanamaya veya beyinde şişmeye rastlanmadı. | Open Subtitles | قد تم ضربه بشكل مبرح ولكن الأشعة لم تكشف عن أي نزيف داخلي أو ارتجاج في المخ |
Baş sütuna alına darbe, iç kanamaya yol açıyor. | Open Subtitles | الأثر لعمود التوجيه، مما أدى إلى نزيف داخلي. |
Bu etkiler genellikle tek başına zararsızdır. Ama, bu ilaçlar birlikte alınırsa iç kanamaya yol açarak pıhtılaşmayı tehlikeli ölçüde engelleyebilirler. | TED | عادة ما تكون هذه التأثيرات آمنة في حال كانت منفردة، ولكن عندما تؤخذ معًا في نفس الوقت، فبإمكانهما تمييع الدم لدرجة خطيرة، من المحتمل أن تؤدي إلى نزيف داخلي. |
Evet. Bıçak yarası çok ciddi iç kanamaya yol açmış. | Open Subtitles | أجل , جرح الطعن سبب نزيف داخلي هائل |
Aldığı güçlü ama delici olmayan darbe, iç kanamaya neden olmuş. | Open Subtitles | قوة الضربة سببت له نزيف داخلي. |
Bu da fena bir iç kanamaya neden olur. | Open Subtitles | ذلك مِن شأنه أن يُسبّب نزيف داخلي ضخم. |
- Bomba, ağır iç kanamaya yol açmış. | Open Subtitles | انفجار القنبلة سبب نزيف داخلي هائل، |
...iç kanamaya sebep oldu. | Open Subtitles | تسبب نزيف داخلي. |