| İçeri girmek için grupta olmalı ya da izniniz olmalı ben okulun müdürüyüm | Open Subtitles | للدخول يجب أن تكوني في فرقة أو لديك ترخيص أنا مديرة فرقة المدرسة |
| Son Hortkuluk'un şatoda olduğunu düşünüyoruz ama içeri girmek için yardımınız lazım. | Open Subtitles | ونعتقد أن أخر واحدة منهم بداخل القلعة، ونحن بحاجة لمساعدتك للدخول هُناك |
| Yaklaşık bir saattir arabamda içeri girmek için cesaret topluyordum. | Open Subtitles | كنت أنتظر في سيارتي لحوالي ساعة أحاول بناء الشجاعة للدخول |
| Onu nerede bulacaklarını biliyorlardı ve içeri girmek için senin ismini kullandılar. | Open Subtitles | عرفوا أين يبحثون عنه وأستعملوا إسمك للدخول |
| Ama içeri girmek için bir balinanın ağzından geçmek gerekecek. | Open Subtitles | لكن يجب عليك أن تمر من خلال فم حوت لتدخل للداخل |
| - O zaman tabi ki içeri girmek için ön kapıyı kullanırdı. | Open Subtitles | سيستخدمه ليدخل إلى الباب الأمامي |
| Ayrica, içeri girmek için bir yol bulmalisiniz. | Open Subtitles | إضافة إلى ذلك، تحتاجون لطريقة للدخول إلى هناك |
| Paketi sadece içeri girmek için kullanmış. | Open Subtitles | اراد هذا فقط للحصول على تصريح للدخول للمبنى السكني. |
| Kalan hortkuluğun şatoda olduğunu düşünüyoruz ama içeri girmek için yardımınıza ihtiyacımız var. | Open Subtitles | ونعتقد أن أخر واحدة منهم بداخل القلعة، ونحن بحاجة لمساعدتك للدخول هُناك هذه ليست مهمة كي يُكلفك بها أخي |
| İçeri girmek için davet edilmemiz gerekmedi. Eskiden burada kim yaşıyordu acaba? | Open Subtitles | عجبًا، لم يلزمنا أنّ نُدعى للدخول أتسائل من كان يعيش هنا |
| İçeri girmek için ne gerekiyorsa yapmamı istediler. | Open Subtitles | حسناً، لقد أرادوا مني فعل ما يلزم للدخول إلى هنا. |
| Tam iş üstündeydik, herkes içeri girmek için benim emrimi bekliyordu. | Open Subtitles | نحن في منطقة الاقتحام والجيمع ينتظر اوامري للدخول |
| Otel listesinde oda boş görünüyor, fahişemizin içeri girmek için hizmetçi kartı kullandığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | الفندق يقول أن الغرفة من المفترض أن تكون فارغة لذا نعتقد أن العاهرة أستخدمت مفتاح الخادمة للدخول |
| İçeri girmek için kuru temizlemeciye veya ayakkabıcıya giriyorsun. | Open Subtitles | إما تدخل إلى منطف ملابس أو محل أحذية للدخول لحانة |
| VIP bir misafir listesi vardır. İçeri girmek için para döksen de nafile. | Open Subtitles | قائمة ضيوف مهمين من المستحيل تقريباً الدفع للدخول |
| İçeri girmek için moleküller arası küçülmem gerekiyor. | Open Subtitles | عليَّ أن أتقلص بين الجزيئات للدخول هناك. |
| Hayır, ama içeri girmek için o boruyu kullanacağız. | Open Subtitles | كلا لكن سيكون علينا إستعمال الأنبوب للدخول. |
| İçeri... İçeri girmek için dört dakikan var. | Open Subtitles | لديك ما يقارب الـ10 دقائق للدخول إلى هناك |
| Nasıl olmasın ki? Bütün hayatlarını içeri girmek için fırsat kollayan koca bir aletle uğraşarak geçiriyorlar. | Open Subtitles | يقضون حياتهم مع قضبان كبيرة تسعي للدخول |
| Saygılı olmalısınız, ayrıca içeri girmek için güven sağlamalısınız. | Open Subtitles | بكل الإحترام المستحق، تحتاج مذكرة تفتيش لتدخل هنا |
| Görünen o ki katilimiz, içeri girmek için, kilidi açmışa benziyor. | Open Subtitles | إستخدم المفاتيح لهذا القفل ليدخل |
| Tüm bunları içeri girmek için yaptık, Hugo. | Open Subtitles | فعلنا ذلك حتى يمكننا النزول بأسفله يا (هيوجو) |