Barış ve uzlaşma için çalışır. | Open Subtitles | كان يعمل ل السلام والتفاهم. |
Kim için çalışır bilmem ama benim için değil. | Open Subtitles | لا أعرف لصالح من يعمل، ولكنه لم يكن يعمل لصالحي. |
Edgar benim için çalışır. | Open Subtitles | إدجار) يعمل لصالحي) |
Siz farkında olsanız da olmasanız da, sizin iyiliğiniz için çalışır. | Open Subtitles | يعمل من أجل خيركم، سواءٌ كنتم مدركين له، أو غير مدركين |
Fakat bugünün dünyasında, kendi dünyalarında da rekabet pazarı herkes için çalışır hale getirmektedir. | TED | لكن في عالمنا اليوم كما في عصرهم المنافسة تجعل من السوق يعمل لصالح الكل |
Thackery benim için çalışır. | Open Subtitles | (ثاكري) يعمل لصالحي |
Bir çok kişi yaşamak için çalışır ve fazla kazanmaz. | Open Subtitles | أغلبية الشعب يعمل من أجل لقمة العيش ولا يحقق دخلاً كبيراً للغاية. |
Memur Miglioriti benim gibi insanlar için çalışır. | Open Subtitles | الضابط ميجليوريتى يعمل من أجل ناس مثلى |
Karanlık Olan kadar güçlü biri sence neden Frontlands Dükü gibi aptal bir beceriksiz için çalışır? | Open Subtitles | لماذا تعتقد أنّ شخصاً بقوّة القاتم يعمل لصالح أحمقٍ عديم الفائدة كدوق ''فورتلاند''؟ |
Patronun Mandarin için çalışır, ancak Tony bitki söyledi | Open Subtitles | رئيسك يعمل لصالح ماندرين ولكن توني قال إنكِ نباتية |
Benim ikna olma nedenim de şu; ihtiyacımız olan güvenin inşasına iştirak etmek için, toplumumuzun en iyisini almak için gerçek ve adil rekabet hayati öneme haizdir, ve bu kurallarımızı uygulayarak başlar, aslında sadece pazarı herkes için çalışır hale getirerek başlar. | TED | لهذا أنا متيقنة أن وجود منافسة حقيقية و عادلة ممكن أن تلعب دوراً حيوياً لبناء الثقة التي نحتاجها لكي تعطي مجتمعاتنا أحسن ما لديها و هذا يبدأ بتطبيق القواعد فقط لجعل السوق يعمل لصالح الكل |