Seni incitmeyi istiyormuş ve bunun için ödeme yapmaya hevesliymiş. | Open Subtitles | لقد أرادت أن تؤذيك و كانت علي استعداد أن تدفع مقابل ذلك. |
Efsane: "Sadece TV'de ilk kez gösterilen kaliteli filmler için ödeme yapın". | Open Subtitles | "أسطورة: من العدل أن تدفع مقابل الأفلام الممتازة فقط |
su ana kadar olan terapilerim ve tabii ki bu terapi için ödeme yapmak istiyorum. | Open Subtitles | أود أن أدفع لك عن جلساتي حتى الآن بالإضافة إلى هذه أيضاً |
Bu durum şu soruyu aklımıza getiriyor: Neden herhangi birimiz, herhangi ülkeden, tütün endüstrisi maliyetleri için ödeme yapalım ki? | TED | لكنها تطرح سؤالاً، لماذا يجب على أي واحد منا في أي بلد، أن يدفع ثمن صناعة التبغ؟ |
Pekala, ama ürününün gayet ortalama olduğu gerçeğini reklama yansıtmamız için ödeme yapmıyor. | Open Subtitles | حسنا ,لكنه لايدفع لنا لنطور الاعلان للمنتج لانها تمتلك منتج رائع جدا |
Seninleyatmam için ödeme yapıldı. Ama sadece ilk defasında fahişeydim. | Open Subtitles | المرة الأولى دفع لي فقط كنت عاهرة في المرة الأولى |
New Mexico tarafındaki değerin önemli bir miktarı olur ama direkt hakları için ödeme yapmamış olursun. | Open Subtitles | جزء الكبير من القيمة لـ "نيو مكسيكو" لكن دون أن تدفع مقابل الحقوق. |
Hiçbir şey için ödeme yapmayacaksın. | Open Subtitles | أنت لن تدفع مقابل أي شيء. |
Bunun için ödeme yapmak zorundasın! | Open Subtitles | اوه! يجب عليك ان تدفع مقابل ذلك! |
Bunun için ödeme yaptık. Ortadan kaldırasın diye sana teslim etmemi bekleme. | Open Subtitles | ــ لقد دفعنا من أجل ذلك ــ كان من المفترض أن أدفع لك من اجل دفنه؟ |
Sana inanılmaz görme yeteneğin için ödeme yapıyorum, See'er. | Open Subtitles | أنا أدفع لك من أجل مراقبتك أيها الكشاف |
Bunlar için ödeme yapmam. Zaten dokundun. | Open Subtitles | و لن أدفع لك حسابهم لمستهم بالفعل |
Kesin olarak Alzaymır teşhisi koyulmadığı sürece sigorta evde bakım için ödeme yapmaz. | Open Subtitles | المركز الطبي لن يدفع ثمن الرعاية المنزلية مالم يحصل تشخيص " لمرض " الزهايمر |
- Erkeği onun için ödeme yapıyor. | Open Subtitles | ـ رجلها يدفع ثمن الأجرة. |
Pekala, ama ürününün gayet ortalama olduğu gerçeğini reklama yansıtmamız için ödeme yapmıyor. | Open Subtitles | حسنا ,لكنه لايدفع لنا لنطور الاعلان للمنتج لانها تمتلك منتج رائع جدا |
Bu bana Kaminsky'nin nefes kutusu için ödeme yapan adam. | Open Subtitles | هذا هو الذي دفع لي من اجل الصندوق في المقام الاول |
"Kullanmam için ödeme yapılmadan çok daha önce zaten bir Lincoln kullanıyordum." | Open Subtitles | " لقد كنت أقود لينكون قبل أن يدفعو لي لقيادة واحدة" |
Sana masaları silmen için ödeme yapıyorum şarkı yazman için değil. | Open Subtitles | الطاولات) لتنظف لك أدفع أنا سمبسون) الأغنيات لتكتب وليس |
Mike onunla tanıştığında Alison'a tuzak kurmak için ödeme yaptığını Cyrus itiraf etmiş. | Open Subtitles | عندما اتلقى به مايك، اعترف سايرس انه تم الدفع له ليورط آلي |
Yakıt için ödeme yaparsın. Biz kendi konaklamamızı ödeyeceğiz, tamam mı? | Open Subtitles | اذا انت ستدفع ثمن البنزين ونحن سندفع ثمن السكن الخاص بنا |
Seni olayın dışında bırakmak için ödeme yaptım, hepsi bu. | Open Subtitles | لقد دُفع لي لأخرجك من الصورة ، هذا كل شئ |