"için şanslısın" - Translation from Turkish to Arabic

    • أنت محظوظ
        
    • لحسن حظك
        
    • محظوظ لأنك
        
    • محظوظ لأن
        
    • انت محظوظ
        
    • محظوظ لأنني
        
    • محظوظ لأني
        
    • محظوظ لكونك
        
    • محظوظة لأن
        
    • محظوظ أنك
        
    • محظوظ لأننا
        
    • حسن حظك
        
    • محظوظ لانك
        
    • محظوظة لأنه
        
    • محظوظ أنه
        
    Bu kadar kolay yırttığın için şanslısın. Eğer ben olsaydım, hapse girerdin. Open Subtitles أنت محظوظ أن تركك بسهولة لو كان الامر معي لكنت في السجن
    O adamları dolandırdıktan sonra kurtulmuş olduğun için şanslısın. Open Subtitles لحسن حظك أن رجلي أبعدوا مسجلي الرهانات عنك عندما جاء
    Bir şeylere böylesine tutkuyla bağlandığın için şanslısın. Open Subtitles أنت محظوظ لأنك تشعر بالعاطفة نحو أشياء خاصة
    Neyse, baban bu tarz posterler asmana izin verdiği için şanslısın. Open Subtitles عموماً ، أنت محظوظ لأن أباك يسمح لك بتعليق ملصقات كهذه
    Orada olduğum için şanslısın. Bir de olmasaydım neler olurdu ? Open Subtitles انت محظوظ لأني امسكت بهم من يعلم مايمكن ان يحدث؟
    Hayatta kalanları tekrar aramaya çıktığım için şanslısın. Open Subtitles إنك محظوظ لأنني قررت إلقاء نظرة أخرى على الأحياء
    Sakin ol. Hayatta olduğun için şanslısın. Open Subtitles علي رسلك, أنت محظوظ لكونك على قيد الحياة
    Sana bu kadar değer veren bir erkek arkadaşın olduğu için şanslısın. Open Subtitles أنتي محظوظة لأن لديك حبيب يهتم كثيراً لأمرك
    Seninle karşılaştığım için şanslısın. Genel olarak haberler kötü. Open Subtitles أنت محظوظ أنك وجدتني هناك أخبار غير سارّة
    Çirkin başını taşımana izin verdiğimiz için şanslısın. Open Subtitles انت محظوظ لأننا ساعدناك فى الاحتفاظ برأسك القبيحة
    Direksiyonun 10 metre yanına gelmene izin verdiğim için şanslısın. Open Subtitles أنت محظوظ للسماح لك بأن تقترب من السيارة عشرة اقدام
    Baban fevkalade bir insan. Yanında olduğu için şanslısın. Open Subtitles إن والدك رجل غير اعتيادي، أنت محظوظ لكونه والدك
    O cümleye nükteli bir cevap hazırlamaya zamanım olmadığı için şanslısın. Open Subtitles لحسن حظك أنّي مشغولة على أن أبدي ردًّا فكاهيًّا حاليًا.
    Sen sadece bu bilgi Şirket'in değil de bizim kulağımıza geldiği için şanslısın. Open Subtitles لحسن حظك قد أتى المخبر إلينا بتلك المعلومة وليس الشركة
    Sadece sarsıntı geçirip boynunu kırmadığın için şanslısın. Open Subtitles أنت محظوظ لأنك أصبت بإرتجاج ولم تُكسر رقبتك
    Yağ aldırmaya ihtiyacın olmadığı için şanslısın. Open Subtitles أنت محظوظ لأنك لا تحتاج لعملية تكبير للشفاه
    Beynin pişmediği için şanslısın. Open Subtitles يقول الدكتور بأنك محظوظ لأن أدمغتك لم تغل
    İç çamaşırını giymediğim için şanslısın. Open Subtitles أنت محظوظ لأنني لا أرتدي ملابسك الداخلية
    O düğünde lokantama verdiğin hasar için Jenna'nın maaşından bir şey kesmediğim için şanslısın. Open Subtitles أنت محظوظ لأني لم أخصم من راتب جينا لكل الأضرار التي ألحقتها بمطعمي، أثناء الزواج.
    O hıyarları yoğun bakıma sokmadığın için şanslısın. Open Subtitles إنّك محظوظ لكونك لم تودع أحدهما غرفة العناية المركّزة.
    Çocuğun olmadığı için şanslısın. Open Subtitles بطريقة ما، أنتِ محظوظة لأن ليس لديك أطفال.
    Dün gece aşırı dozda eroin kullandın. Hayatta olduğun için şanslısın. Open Subtitles لقد أسرفت في الهيروين البارحة أنت محظوظ أنك حي
    Senin son performansından sonra yem olmadığımız için şanslısın. Open Subtitles أنت محظوظ لأننا لسنا طعام للديدان بعد اداءك في المباراة الماضية
    Hayır. Sana bir kopyasını sakladığım için şanslısın. Open Subtitles من حسن حظك انني احتفظت بها الق نظره على عمود ديريك مان
    Sadece kahve ve viski... Bu dietle ölmediğin için şanslısın. Open Subtitles فقط القهوة والويسكى انك محظوظ لانك لم تمت من هذا الريجيم
    Hayır, durumu iyi. Şikâyetçi olmadığı için şanslısın. Open Subtitles كلا، إنه بخير، وأنتِ محظوظة لأنه لن يوجه لكِ تهمة،
    Bu randevuyu aldığı için şanslısın. Sıranın ne kadar olduğunu biliyor musun? Open Subtitles أنت محظوظ أنه حصل لك على هذا الموعد، أتدري كيف هي قائمة الإنتظار؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more