Saldırıdan sonra, tutuklanmadan önce onu görmek için hastaneye gitmişsiniz. | Open Subtitles | بعد الهجوم وقبل إلقاء القبض عليك ذهبت لرؤيتها في المستشفى. |
Arkadaşım Art'ın geçenlerde küçük bir ameliyat olmak için hastaneye yatması gerekiyordu ve özel bir tür olan IV antibiyotiği almak için hastanede iki haftadan fazla yatması gerekti. | TED | أحد أصدقائي، آرت، احتاج مؤخراً للبقاء في المستشفى من أجل عملية صغيرة، وكان عليه البقاء في المستشفى لأكثر من أسبوعين، فقط لأنه احتاج لنوع معين من المضادات الحيوية الوريدية. |
Onları doğum yapmaları için hastaneye gelmeye yeni yeni ikna etmeye başlıyoruz. | Open Subtitles | نحن لازلنا مبتدئين في حثّهِنّ للحضور إلى المستشفى من أجل إنجاب أبنائهنّ. |
Bu hafta daha fazla vitamin almak için hastaneye gideceğim. | Open Subtitles | سأحصل على المزيد من الفيتامينات هذا الأسبوع سأذهب إلى المستشفى |
Olur da dışarı çıkarsa gri araçtaki arkadaşlarımız onu psikiyatrik değerlendirme için hastaneye götürecek. | Open Subtitles | وإن حاول المغادرة، فأصدقاؤنا في الفان الفضي موجودون لنقله إلى المستشفى لإجراء الفحوص النفسية. |
Pekala, ona kızının beklediğini söyleyin. Babamın yanında olmak için hastaneye gidiyorum. | Open Subtitles | حسناً، أخبرها أن ابنتها سئمت من الانتظار سأذهب للمستشفى للتواجد مع أبي |
Ama siz kayıtlara geçmemesi için hastaneye gitmek istemediniz ve bu yola başvurdunuz. | Open Subtitles | أنت إستخدمته لتفادي الذهاب للمشفى لأنك لم تكن تريد أن يتم تسجيل الحالة |
Saçma düşündüğümü biliyorum, eminim ki her şey yolunda gidecektir ama bana moral vermek için hastaneye gelir misiniz diye merak ediyordum. | Open Subtitles | كنت اتسائل اذا كان بامكانكم دعمها معنويًا في المستشفى |
Sen neden bahsediyorsun? Ameliyat olan arkadaşımı ziyaret etmek için hastaneye gitmiştim. | Open Subtitles | كنت في المستشفى أزور صديقتي التي أجريت لها الجراحة |
Teyzemi ziyaret etmek için hastaneye gidiyorum zona olmuş. | Open Subtitles | يجب أن أزور عمّتي في المستشفى لديها حصو على الكلى |
Öğleden sonra son kanal hastamı kontrol etmek için hastaneye geleceğim. | Open Subtitles | لن يكون وداعنا الكبير هنا. سأكون في المستشفى لاحقًا |
Bu hastanın başka bir hastanın kalbini almak için hastaneye şantaj yaptığı doğru mu? | Open Subtitles | هل صحيح أن تلك المريضة إبتزت في المستشفى لأخذ قلب تبرع شخص آخر ؟ |
Neden abartılı bir grip virüsü için hastaneye yattın ki? | Open Subtitles | لماذا أدخلتَ نفسك إلى المستشفى من أجل جرثومة إنفلونزا مبجّلة؟ |
Neden bakmaya başlamak için hastaneye varmalarını bekleyelim ki? | TED | لماذا يجب علينا أن ننتظر حتى يصلوا إلى المستشفى قبل أن نبدأ بالبحث؟ |
Ve büyükannem hamile kaldığında tabii ki doğurmak için hastaneye gitmeyecekti, bebeği evde doğuracaktı. | TED | وعندما أصبحت جدتي حاملًا، بالتأكيد، لم تكن لتذهب إلى المستشفى للولادة هناك، كانت ستلد مولودها في المنزل. |
Muayene için hastaneye bile gitmesine gerek yokmuş. | Open Subtitles | ولن يذهب حتى إلى المستشفى لإجراء الفحص |
Jane'in beyin sarsıntısı geçiriyor olabileceğini söylediler. Tomografi için hastaneye götürdüler. | Open Subtitles | يظنّون أنّ (جاين) قد يكون لديه إرتجاج فقد أخذوه إلى المستشفى لإجراء أشعة مقطعيّة |
Onunla konuştuğumuzda, kemoterapi görürken her ay infüzyonları için hastaneye gitmesi gerektiğini söyledi. | TED | وعندما تحدثنا إليها، قالت أنها عندما خضعت للعلاج الكيميائي، وجب عليها الذهاب للمستشفى كل شهر لأجل حقناتها. |
İki hafta içinde bacağının röntgeni çekmek ve alçıyı çıkarmak için hastaneye gitmemiz lazım. | Open Subtitles | يجب أن نذهب للمستشفى بعد أسبوعين حتى نزيل عنك الجبيرة و نصور رجلك بالأشعة |
Buradaki beyefendiyi, toparlanması için hastaneye götürdüler. | Open Subtitles | أخذوا ذلك السيد الذي كان هنا للمستشفى ليستعيد عافيته. |
Paramız olmadığı için hastaneye gidemedik. | Open Subtitles | ولم يكن بمقدورنا الذهاب للمشفى لأنه لم يكن بحوزتنا مال |
Az yaşlı bir adamın bu saçmalıklar için hastaneye gitmesi gerekmiyordu. | Open Subtitles | في الأيام الخوالي، لم يكن ذلك سببا لتذهب للمشفى |