| Çatıdaki bu balkonların hepsi içerideki hijyenin devamlılığı için su toplarlar. | TED | وهذه الشرفات في السقف تجمع معا الماء لإعادة إستعماله للصرف الصحي في الداخل |
| İngilizlerin yüzde altmış beşi, sadece bir fincan çay için su ısıtıcılarını fazla doldurduklarını itiraf ediyor. | TED | خمس و ستون بالمئة من البريطانين يعترفون بانهم يزيدو حجم الماء في غلاياتهم عندما يحتاجون الى كوب واحد |
| Ben nefes almak için su yüzüne çıkmaya çalıştım ama belim lastiğin altına değdi. | TED | حاولت أن اصعد إلى وجه الماء لأتنفس. فضربت ضهري بالدولاب. |
| Çocuklar temel için taşlar getiriyor. kadınlar tuğla üretimi için su getiriyor, herkes kil zeminleri dökmek için birlikte çalışıyor. | TED | الأطفال يجلبون الحجارة للمؤسسة، النساء يجلبن الماء لصناعة الطوب، والجميع يعمل معا لقصف الأرضيات الطينية. |
| Hemen gitmemiz için su ve ekmek getireceğim. | Open Subtitles | سوف أحضر الماء و الطعام حيث أننا سنغادر فى الحال |
| Hemen gitmemiz için su ve ekmek getireceğim. | Open Subtitles | سوف أحضر الماء و الطعام حيث أننا سنغادر فى الحال |
| Temel kazıklar köprüyü taşıyabilmek için su seviyesinin altına çakılmalıydı. | Open Subtitles | كولونيل سايتو , لقد عملت أختبارات هؤلاء الركائز التى وضعتهم يمكن أن يُدقوا تحت مستوى سطح الماء من قبل أن يتحملوا |
| Evet. Elbisemdeki kahve lekesini çıkartmak için su kaynatacaktım. | Open Subtitles | نعم، لغلي الماء لإزالة بقعة القهوة من فستاني |
| Değirmen için su gücüne ihtiyaç vardı. Çiftlikte de su gücü mevcuttu. | Open Subtitles | الطواحين في البلدة تحتاج الى قوة دفع الماء والمزرعة فيها ماأحتاج |
| Kızılderililer düşmana erken saldırmak için su içip yatarmış. | Open Subtitles | الهنود كانوا يشربون الماء ليستيقظوا باكراً لأجل هجماتهم |
| Makarna için su kaynatmamda sakınca var mı? | Open Subtitles | ألديك مانع أن أغلى الماء لتحضير الباستا؟ |
| Point Place'deki en havalı değişim öğrencisi olduğumu kanıtlamak için... su kayağıyla bir köpek balığının üzerinden atlayacağım. | Open Subtitles | والآن سأقفز فوق القرش بزلاجات الماء لأثبت أنني أوسم طالب تبادل أجنبي في المكان |
| Atın için su aryorum, ama burada su yok. | Open Subtitles | أنا أبحث عن الماء لحصانك ولكن ليس هناك مياه هنا |
| Su Kabilesi için su yaşamdır. Kendime engel olamıyorum. | Open Subtitles | الماء يمثل الحياة بالنسبة لرجل قبيلة الماء لا أستطيع منع نفسي |
| Ve gelecek kurak mevsim için su toplayarak, dev gövdelerinde toplar. | Open Subtitles | وتجمع الماء لتخزينه في تجاويفها الضخمةِ، إستعدّْاداً للفصلِ الجافِ القادم. |
| Kimmie, gidip odadakiler için su getirir misin? | Open Subtitles | كيمي.. لماذا لاتذهبي لإحضار بعض الماء لنا؟ |
| Ya onları ayıracaktım ya da ayırmak için su sıkacaktım. | Open Subtitles | قررت انه يجب عليه ابعدهم عن بعضهم او افتح خرطوم الماء عليهم. |
| Serin kalmak ve çiftleşmek için su bulmak zorunda. | Open Subtitles | ،يحتاج الماء ليحتفظ ببرودته والإناث ليتزاوج معها |
| Sabah için su getirip ateşin üzerine dökmelisin. | Open Subtitles | اجلبي الماء من أجل الصباح وضعيه بجانب النار. |
| Annenin yavruya süt üretip onu beslemesi için su bulması gereklidir. | Open Subtitles | لتنتج الأم لبنا يكفي صغيرتها، عليها أن تجد الماء |