Eğer bir şey için suçluluk hissedeceksem bunun için hissedeceğim. | Open Subtitles | إن كنت سأشعر بالذنب حيال شيء، فسأشعر بالذنب حيال هذا. |
Kız arkadaşınla bir gecede iki kez yattığım için suçluluk duyuyorum. | Open Subtitles | أشعر بالذنب حيال نومي مع حبيبتك مرتين في ليلة واحدة. |
Bil diye söylüyorum başka hiçbir şey için suçluluk duymuyorum. | Open Subtitles | فقط للتذكير انا لا اشعر بالذنب حول اي شيء اخر |
Birazdan kusacağım vee böylece o kadar çok cips yediğim için suçluluk hissetmeyeceğim. | Open Subtitles | لأن, تعلمين لا أريد أن أشعر بالذنب .حول أكل كل تلك الناتشوز |
Belki de daha önce yaptıkların için suçluluk duyuyorsundur. | Open Subtitles | ربما أنت فقط تشعر بالذنب بشأن جميع المقالب |
Çocukken, tam A alamadığı için suçluluk duyardı. | Open Subtitles | و هي طفلة، شعرت بالذنب لعدم حصولها على الدرجات النهائية في كل المواد |
Benimle birlikte olmak istemiyorsa, bunun için suçluluk duymaması gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | توقعت أنها إذا كانت لا تريد أن تكون معي فلا يجب أن تشعر بالذنب بخصوص هذا . . |
Sana çok fazla kendimi açıp muhabbet etmediğimiz için suçluluk hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر بالذنب لأنني لا أتحدث إليكِ كثيرًا أو أثق بكِ? |
Onlarla görüşmem yasaktı, o yüzden onları aramadığım için suçluluk duymuyordum. | Open Subtitles | عندما كان غير مسموح لي زيارتهم لم أكن أشعر بالذنب حيال ذلك |
Yüzüğüyle oynayıp duruyor, bir şey için suçluluk hissediyor, muhtemelen bugün birlikte olduğu hayat kadını için. | Open Subtitles | يواصل لمس خاتمِ زواجه، يشعر بالذنب حيال شيئٍ ما، على الأرجح من المومس التي ضاجعها مؤخراً. |
Yüzüğüyle oynayıp duruyor, bir şey için suçluluk hissediyor, muhtemelen bugün birlikte olduğu hayat kadını için. | Open Subtitles | يواصل لمس خاتمِ زواجه، يشعر بالذنب حيال شيئٍ ما، على الأرجح من المومس التي ضاجعها مؤخراً. |
Ellerimi kana bulamamı istedi ve bunun için suçluluk duyarak onun tatmin olmasını reddediyorum. | Open Subtitles | وأرفض إعطاءه لذّة الرضا والشعور بالذنب حيال أيّ من ذلك. |
Sonra, küçük şeyler için suçluluk duyarsın. | Open Subtitles | والشعور بالذنب حيال كل فعل صغير |
Senin yüzünden daha önce umursamadığım şeyler için suçluluk hissediyorum. | Open Subtitles | بسببكِ أشعر بالذنب حول أمور لا يجب أن أكترث بها حتى |
Çocukluğu için suçluluk duyduğundan sorumluluklarını boşlama. | Open Subtitles | لا تتهرب عن مسؤولياتك لأنك تشعر بالذنب حول طفولتها |
Ve sende bütün bu olaylar için suçluluk hissediyorsun. | Open Subtitles | و انك تشعرين بالذنب حول كل ذلك |
Yalan söylediğin için suçluluk duyduğunu biliyorum, ama dürüst olmak gerekirse, bu senin açıklayacağın bir sır değildi ki zaten. | Open Subtitles | حسنا أعلم بأنكِ تشعري بالذنب بشأن الكذب ولكن بكل أمانة لم يكن سركِ لتخبري أحداً بالمقام الاول |
Yaptığımız şey için suçluluk duyacaksan buyur duy. | Open Subtitles | تريدين الشعور بالذنب بشأن مافعلناه؟ تفضلي. |
Hiç yanımda olmadığın için suçluluk hissediyorsun diye kendini iki günlük bebek için feda etmene izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | ولن أدعكِ تضحين بنفسكِ لأجل طفلة عمرها يومين فقط لأنّكِ تشعرين بالذنب لعدم كونكِ موجودة لأجلي |
Belki de seni kurtaramadığı için suçluluk duyuyor. | Open Subtitles | ربّما يشعر بالذنب لعدم تمكّنه من إنقاذكِ |
Bobby hakkında güzel bir konuşma yazdığı için suçluluk duymasına sebep olursan kendini çok kötü hisseder. | Open Subtitles | وإن حسستيه بالذنب بخصوص كتابة خطاب جميل عن (بوبي)ِ |
Jason'ı okuldan attırdığım için suçluluk duyuyorum. | Open Subtitles | شعرت بالذنب لأنني تسببت بطرد جايسن من المدرسة |