| Kızıl bereliler Snyder için yola çıktılar. | Open Subtitles | والقوات في طريقها لأخذِ (شنايدر). |
| Kızıl bereliler Snyder için yola çıktılar. | Open Subtitles | والقوات في طريقها لأخذِ (شنايدر). |
| Anlatacaktım da zaten. Sana sunmak için yola çıkmıştım. | Open Subtitles | كنت سأفعل ذلك وكنت على وشك أن أخبرك القصة |
| Ben senin amel defterinim kim seninle buluşmak için yola cıktı da buluşamadı. | Open Subtitles | قُدّرَ لي مُقَابَلَتك. لَكنَّنا مَا إجتمعنَا، مع ذلك. |
| Muthemelen emlak şirketinden birisi, evi kiralayan gerçek kişinin burada oturup oturmadığını kontrol etmek için yola çıkmıştır. | Open Subtitles | لربّما الآن شخصٌ ما شركة العقارات في طريقه إلى هنا ليتأكّد أنّ المستأجر الأصلي يزال يعيش هنا. |
| Beyaz Kale'yi aramak için yola koyulmuştuk... ama durmadan amacımızdan saptık. | Open Subtitles | كنا نتجول في الجوار نبحث عن القلعة البيضاء ولكنا لا ننفك من الإنشغال عنه |
| Sana sunmak için yola çıkmıştım. | Open Subtitles | وكنت على وشك أن أخبرك القصة لكنني تأخرت قليلاً على موعدي |
| Seninle buluşmak için yola çıktım. | Open Subtitles | قُدّرَ لي مُقَابَلَتك. أي جزء، تَقُولُ... |
| Görünen o ki; Jack şu anda senin ufak silah deponu açmak için yola koyuldu bile. | Open Subtitles | يبدو أن (جاك) في طريقه إلى هنا ليفتح خزانتك الصغيرة |
| - Şu an bunun için yola çıktı. | Open Subtitles | إنه في طريقه إلى هنا الآن |
| Direktör buraya gelmek için yola çıktı. | Open Subtitles | المدير في طريقه إلى هنا |
| Beyaz Kale'yi aramak için yola koyulmuştuk... ama durmadan amacımızdan saptık. | Open Subtitles | كنا نتجول في الجوار نبحث عن القلعة البيضاء ولكنا لا ننفك من الإنشغال عنه |