Genellikle bağışıklık sistemi bir tehditi birkaç gün içinde yok eder. | TED | عادةً ما تقضي الاستجابة المناعية على التهديد في غضون أيام قليلة. |
Neyse ki, beyin sarsıntılarının büyük bir çoğunluğu tamamen iyileşir ve semptomlar günler veya haftalar içinde yok olur. | TED | لحسن الحظ، أغلب إصابات الارتجاج تُشفى تماماً وتختفي الأعراض في غضون أيام أو أسابيع. |
İklim değişikliği yüzünden üstelik aşırı avlanma ve kirlilikle birlikte mercan kayalıkları 30 yıl içinde yok olabilir. | TED | نتيجة تغيُّر المُناخ، بالإضافة إلى الصيد الجائر والتلوث، قد تندثر الشعاب المرجانية في غضون 30 سنة. |
İçinde yok o yüzden senin için en iyisi sakinleşmek olur! | Open Subtitles | ليسَ عندكَ القدرة على فعل شيء ! لذا من الأفضل أن تهدئ |
İçinde yok o yüzden senin için en iyisi sakinleşmek olur! | Open Subtitles | ليسَ عندكَ القدرة على فعل شيء ! لذا من الأفضل أن تهدئ |
Meslektaşlarım şunu gösterdi ki, sivrisineklerin bu öldürücü maddeleri almaları için iki veya üç yer belirlerseniz, bu sürüleri sadece üç ay içinde yok edebilirsiniz. | TED | وقد أثبت زملائي أنه عند نصب موضعين أو ثلاث يمكن للبعوض الذهاب إليها والتقاط هذه المواد القاتلة، فيمكننا سحق هذه المستعمرات في غضون ثلاث أشهر. |
Yoksa baskın tür olarak beşeriyet bir yıl içinde yok olacak. | Open Subtitles | الرجل هو من الأنواع السائدة في الحياة على الأرض، وسوف ينقرض في غضون عام. |
Evet, birkaç saat içinde yok olması lazımdı. | Open Subtitles | نعم، من المفترض أن يتبدد في غضون بضع ساعات |
her şey saniyeler içinde yok olur. Bu gerçek mi yoksa teori mi? | Open Subtitles | إحتراق فوري و كل شىء يختفي في غضون ثانية. |
Bu ev birkaç saat içinde yok olmuş olacak. | Open Subtitles | سيتلاشى هذا المنزل في غضون ساعات قليلة. |
Tüm hayatı bir dakika içinde yok olmuş. | Open Subtitles | حياته بكاملها قد محيت في غضون دقائق. |