"içindekini" - Translation from Turkish to Arabic

• بداخل
• ما بداخله
• ما بالداخل
• المحتويات

İkimizin de içindekini biliyorum ve dışarıya çıkmak için nasıl sabırsızlandığını da.
أنا أعلم ما بداخل كلٌ منا وأعلم درجة الشر التى تريد الخروج

Bu sandukanin içindekini görünce, böyle düsünmekten vazgeçeceksiniz.
أنت لن تعتقد ذلك عندما تشاهد ما بداخل السفينة

Ben dilekleri yerine getiririm. Her şey kızın içinde. Ben sadece içindekini çıkarıyorum.
أنا أمنح الأمنيات , كل هذا كان بداخل الفتاة لقد أظهرته وحسب

İçindekini görünce çok memnun olacaksın.
أعتقد أنك ستكون مسروراً للغاية عندما ترى ما بداخله

Boşanma yasasına göre ilk ulaşan içindekini alır.
بأن من يصل هناك أولاً يحصل على ما بداخله

Bu yüzden kutunun içindekini görmelerine izin vererek bir şey kaybetmeyeceğiz.
ليس لدينا ما نخسره بجعلهم يعرفون ما بالداخل

Bizi bulana kadar fatura epey kabarmış. Ödeyince içindekini bana verdiler.
استغرقوا وقتاً لإرسال الفاتورة إلى هنا وحين سددتها, أعطوني المحتويات

Çantanın içindekini ne kadar merak ettiğini göster bakalım evlat.
ما مدي رغبتك في معرفة ما بداخل الحقيبة ، يا فتي ؟

Belki tavuğu değil de içindekini umursuyordur.
ربما انها ليست الدجاجه.. بل ما يوجد بداخل الدجاجه

O odanın içindekini alıp kullanmak istiyorlar.
إنهم يريدون ما بداخل تلك الغرفة يريدون استخدامه

Odanın içindekini bilmiyorsun.
أنت لا تعرف مالذي يوجد بداخل هذه الغرفة

Kutunun içindekini bilmek ister miyim?
هل أريد معرفة ماذا بداخل الصندوق ؟

- Paketin içindekini merak etmiyor musun?
ألا ينتابك الفضول عما بداخل الحافظه؟

Seni aptal. Kürenin içindekini istemiyorum.
ياغبية, ليس الذي بداخل هذه الكرة ماريد,

Ya Smithers'ın gösterdiği çamaşır makinesi ve kurutucuyu seçersiniz... yada kutunun içindekini.
يمكنكم أخذ الآلات الغاسلة التي بجانب (سمذرز) أو يمكنكم تبديلها بـ"ماذا بداخل الصندوق"

Bu kutunun içindekini istiyor musun?
هل تريد ما بداخل هذا الصندوق؟

Lort Beckett o sandığın içindekini istiyor.
اللورد (بيكيت) يرغب ما بداخل هذا الصندوق

İçindekini istiyoruz.
نحن نريد ما بداخله

- İçindekini bile anlayamıyorum.
لا يمكنني معرفة ما بداخله حتى

Tek hata, içindekini öylesine bırakmam olur.
الخطأ الوحيد الذي فعلته هو أن أتركك تمشي خارجا مع ما بالداخل..